E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiBankacılık krizinin ardındaki gerçekler---

Bankacılık krizinin ardındaki gerçekler

Bankacılık krizinin ardındaki gerçekler
21 Mart 2023 - 14:42 borsaningundemi.com

Batılı bankaların piyasa değeri sadece mart ay içerisinde 460 milyar dolar silindi. Bu dev çöküş ünlü borsa yazarı Satyajit Das’a göre finansal sistemdeki çok daha derin bir değişimin bir yansıması niteliğinde

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Finansal piyasalardaki büyük değişimler genellikle aşamalar halinde gerçekleşir. Örneğin 2022 yılındaki kripto çöküşü 2 trilyon dolar civarındaki zarara neden oldu. Ardından teknoloji hisselerindeki çöküş geldi ve 5 trilyon dolarlık hasara sebep oldu. Daha sonra İngiliz yaldızlı devlet tahvilleri 500 milyar dolarlık zarara yol açtı. Üstelik gelişmekte olan piyasalardaki borç krizi de hâlâ devam ediyor.

Ünlü borsa yazarı Satyajit Das şimdi tüm bu sorunların küresel finans sistemine de sıçradığını düşünüyor. Zira ABD’de, Avrupa’da ve Japonya’da bankalar sadece mart ayında piyasa değerinden yaklaşık 460 milyar dolar yitirdi.

Borsa yazarına göre krizin öncelikli sebebi ise ABD ve diğer Batılı merkez bankalarının politika faizlerini artırmasıydı. Ancak Das krizin temelinde yatan asıl sebebin üzerine ekonominin ve finansal sistemin inşa edildiği düşük maliyetli likidite ortamının sona ermesi olduğunu söyledi. Borsa yazarı söz konusu sistemde ‘her varlığın balon’ haline dönüştüğünü ve piyasalardaki spekülasyondan kaldıraç elde ettiğini hatırlatıyor.

Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre yüksek faiz ortamı ve bankaların menkul kıymet varlıkları üzerinden kaydettikleri zarar küresel finans sistemini önemli ölçüde zayıflattı. Silicon Valley Bank’in çöküşüyle birlikte kısa vadeli mevduat varlıklarıyla uzun vadeli menkul kıymetler ürünlerinin satın alınmasıyla ilişkili riskler ortaya çıktı. Küresel bankaların müşteri mevduatlarının kaçışı karşısında ne derece savunmasız olduğu görüldü.

Das bankacılık sistemini çevreleyen sorunların henüz sona ermediği konusunda uyarıyor. Zira dev bankalar müşteri mevduatlarının kaçışını durdurmaya ve menkul kıymetler varlıklarındaki zararlarla mücadele etmeye çalışıyor.

ABD’de müşteri mevduatlarının bu yıl %6 oranında düşebileceği öngörülüyor. ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu tarafından sigortalanan ABD bankalarının 2022 sonu itibariyle 600 milyar dolar gerçekleşmemiş kayıp verdiği belirtiliyor. Bankaların tahvil varlıklarında %10’luk bir reel zarar elde edilmesi durumunda hissedar sermayesinin yaklaşık %25 oranında azalacağı tahmin ediliyor.

Faiz artışlarına duyarlı diğer varlıklar da dahil edildiğinde sadece ABD bankalarının zararının 2 trilyon dolara ulaşabileceği görülebilir. Küresel olarak, gerçekleşmemiş toplam kayıp bunun iki ila üç katı olabilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında borsa yazarı yüksek faizlerin ve menkul kıymetlerdeki zararların küresel bankacılık sistemini önemli ölçüde zayıflattığı sonucuna ulaşıyor.

Üstelik bu zarara kredi kayıpları da dahil değil. Yüksek faizler gayrimenkul, önceliksiz tüketici sektörleri ve yüksek kaldıraçlı şirketler gibi politika faizlerine duyarlı sektörleri de etkileyebilir. Temerrüt oranlarının küresel çapta artması, bilançoların ve sermaye tamponlarının da zayıflaması bekleniyor.

Endişeye sebep olacak bunun benzeri birçok faktör söz konusu.

Krizin ardındaki gerçek sebepleri:

Likidite krizi

Son birkaç yıldır küresel yatırımlar risk sermayesi firmalarına ve erken veya geç aşamadık start-up şirketlerine akıyordu. Buradaki asıl itici güçse bol miktardaki sermayenin kendi başına bir strateji olmasıydı. Sorun şu ki, özel sermaye yatırımlarına yeni girişler, kaydedilen büyük kayıpların bir sonucu olarak 2021 yılındaki yaklaşık 600 milyar dolar seviyesinden üçte iki oranında azaldı. Bu şirketlerden bazıları faaliyetlerine devam etmek için yeterli fonlara sahipken, birçoğu kapanmak zorunda kaldı.

Gölge bankacılık

Krizin ardındaki ikinci sebepse 2008 Küresel Finans Krizi’nden bu yana geleneksel bankalar üzerindeki düzenleyici kısıtlamaları nedeniyle gölge bankacılık sisteminin yaygınlaşmasıydı. Daha yüksek riskli veya daha karmaşık kredi ve ticaret işlemleri bu sistem üzerinden yapılıyordu. Sistemde gölge bankacılık görevini üstlenenlerse sigorta şirketleri, emeklilik fonları, yatırım fonları, hedge fonları, aile yatırım ofisleri ve özel finansörler gibi banka dışı finansal kuruluşlardı.

Uluslararası Ödemeler Bankası’nın verilerine göre 2021 yılında bu tür alanlarda 227 trilyon dolar tutulduğu tahmin ediliyor. Söz konusu rakam küresel finans sektörünün neredeyse yarısı büyüklüğünde. Gölge bankacılıkta tutulan varlıklarda 2008'den bu yana %42'lik bir artış görülüyor.

Sorun şu ki, bu varlıklar hakkındaki paylaşılan bilgiler ve düzenlemeler sınırlı. İngiltere devlet tahvillerinde Eylül 2022’de görülen kriz bu alandaki potansiyel riski vurguluyor. Söz konusu kriz İngiltere vatandaşlarına sorumlu emeklilik yatırım fonları üzerinden tetiklenmişti.

Özel piyasalardaki yatırımlar

Gölge bankacılık kompleksinin bir parçası olan hızla büyüyen özel piyasalar, listelenmemiş özkaynaklara ve borçlara, altyapı ve gayrimenkul varlıklarına yatırım yapmaktadır. Şu anda özel yatırım firmalarının değerleri ile eşdeğer ölçekteki kamuya açık hisse senetleri arasında ise önemli bir boşluk var.

‘Volatiliteden aklama’ olarak adlandırılan bu, cömert değer varsayımları, özel piyasalar içerisindeki satışlara veya finansmanlara ve opak modellere güvenerek elde edilir. Hoş olmayabilecek türden yeniden değerleme şokları ise imkansız değil.

Mortgage destekli menkul kıymetlerin yanı sıra ticari gayrimenkullerin ve otomobil kredilerinin menkul kıymetleştirmeleri, varlık değerlerindeki düşüşlerden ve temerrütlerden etkilenecektir.

Yeniden yapılandırılmış ürünler de bir başka risk alanı olarak öne çıkıyor.

Örneğin, Teminatlı Kredi Yükümlülükleri (CLO), özel sermayede kullanılan temerrüde düşmüş veya düşük dereceli kredilere yatırım yapar. Kurum dışı mortgage destekli menkul kıymetlerin yanı sıra ticari gayrimenkul ve otomobil kredisi menkul kıymetleştirmeleri, varlık değerlerindeki düşüşlerden ve temerrütlerden etkilenecektir.

Daha yüksek dereceli menkul kıymetleştirilmiş ürünlerde nakit kayıplarının oluşması pek mümkün görünmese de bu ürünler de kredi notu düşüşü ve piyasadan piyasaya kayıplar görmesi muhtemeldir. Borçlanma için teminat olarak kullanıldığında, marj çağrıları zararına gerçekleştirilecek satışları beraberinde getirebilir.

Türev yatırımları

Son olarak türev yatırımları bir başka istikrarsızlık kaynağı olduğunu kanıtlayabilir. Bu araçlar yatırımcıların fiyatlara ve kaldıraç kullanımına maruz kalmasını sağlar. Sermayei para birimleri ve faiz oranları arasındaki yüksek volatilite nakit ihtiyacını tetikleyerek daha yüksek marj gereksinimleri yaratacaktır. Beklenmedik ticari kayıpların ve düzensiz ve kontrolsüz tasfiyelerin oluşturacağı riskler göz ardı edilemez.

Das finans alanındaki zayıflıkların kaçınılmaz olarak reel ekonomiye de yansıyacağına dikkat çekiyor. Temerrütler, yatırım eksiklikleri ve kredilerdeki yavaşlama ekonominin de yavaşlamasına neden olur. Bu da finansal piyasaların sıfırlanması sürecindeki yeni bir adım niteliğindedir.

Borsa yazarına göre tüm bu sorunlar ABD Merkez Bankası’nın ve diğer merkez bankalarının enflasyonu kontrol etmek için faizleri yüksek tutma ihtiyacı ile finansal istikrarsızlığı önlemek için para politikasını gevşetme baskısı arasında kalmasına sebep oluyor.

BlackRock: Borsada dip aramak için henüz çok erken

 

Musk’tan Fed’e çağrı: Bu ciddi bir risk

 

FED dilemması

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)