Banka hisseleri olumsuzluklara direniyor

TCMB’nin faiz artışı ile kurum raporları, özellikle bankacılık sektörüne yönelik beklentilerde umut kırıcı sinyaller verirken, hisse senetleri haftayı yükselerek tamamladı. BİST 100 Endeksi cuma kapanışını 64.614’ten tamamladı. Piyasa oyuncularının atağa geçmesi peşlerine takılan daha küçük portföye sahip bireysel yatırımcıya maliyet oluşturdu. Büyükler “stop-loss” seviyelerini belirleyerek alımlar yaparken, küçüklerin yükseliş trenine son dakikalarda binmeleri, hisselerin ellerinde kalmasına neden oluyor.

Not görünümü düştü
17 Aralık operasyonu ile başlayan gerginlik tüm hızıyla devam ediyor. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte buna bir de artan siyasi tansiyon ilave oluyor. Zaten piyasalarda bir sıkıntı başladı mı zincirleme olarak olumsuzluklar da üst üste geliyor.  Bunun son sahnesinde ise kredi derecelendirme kuruluşlarının not düşüşleri geliyor. Uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P Türkiye’nin not görünümünü durağandan negatife çevirdi. Her ne kadar BB+ olan kredi notunu düşürmediyse de görünümün düşmesini önümüzdeki hafta piyasalar olumsuz yönde karşılayacaktır.

ABD’nin ambargosu...
S&P düşürmeye gerekçe olarak, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacını kapsayan rezervlerin azalmasının kredi zayıflığına neden olacağını gösterdi. Söz konusu riskin devam etmesi ya da ilave riskler notun düşmesine de neden olabilir. Piyasalar her an yeni bir gelişme ile yukarı ya da aşağıya sert hareketlerde bulunmaya müsait bir yapıya bürünmüş durumda.
Bir diğer gelişme de ABD Hazine Bakanlığı’nın içinde Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerdeki şirket ve bireylere yeni ambargolar getirmesi. ABD Hazine Bakanlığı’nın ilk kez, Suriye’ye giden El Kaide unsurları ve para yardımıyla ilgili olarak Türkiye’nin rolünden bahsetmesi, ilerisi için sıkıntı. Bu durumun ekonomik iniş riskinin artmasına neden olabileceğine vurgu yapılması dikkat çekici.
Söz konusu gelişmelere ilave olarak küresel piyasalarda yaşanan dalgalanma ve Türkiye’de dinmeyen aksine her gün daha da artan gerginlik yatırımcıların risk alma cesaretini kırıyor. Değer yerine daha ziyade pozisyonlar konuşuluyor. Kimi hisseler defter değerlerinin bile altında fiyatlara geriledi. Spekülatörlerin peşine takılanlar bir anda yüksekten aldığı hisse ile baş başa kalabiliyor. Piyasada “al-tut” yerine “al-sat” işliyor. Yukarı ataklar satış fırsatı olarak değerlendiriliyor.
Uzun vadeli yatırımcılar ise her düşüşte kademeli alım fırsatı yakalıyor. Uzun vadeli düşünenler için Endeksin geri çekilmelerinde kademeli alım yapmak, yükselişlerde de bir miktar satış yaparak mevcut hisse portföyünü dengelemek en sağlıklısı. Elbette bu yapılırken farklı ve büyüyen sektörlerin hisseleri göz önünde bulundurmalı.



Günübirlik işlem yapanlar...
Kurumların bankacılık sektörüne yönelik raporları incelendiğinde; karamsar ama “al” yönünde olduğunu görmekteyiz. Bu durum raporların sadece tavsiye kısmına bakan günübirlik işlem yapanları olumsuz etkiliyor. Barclays, “Türk bankaları için değerlemeler cazip ancak getirilerin nereye oturacağı görülmeli” diyor. Kurum tedirginliğii dile getirmeden edemiyor.
Merkez Bankası’nın 2011-2012 yıllarında da benzer bir hareket yaptığını ve faizi yüzde 12.5’e yükselttiğini hatırlatıyor. Barclays, “Ancak getiriler tepe yaptı ve bankalar Ocak 2013’den 2-3 ay sonra dip yaptı. Sektör, Merkez yeniden uzun bir gevşeme döngüsüne girene kadar bant içinde hareket edecektir” diyor.
2014’ün bankalar için iyi haberlerle gelmediğini, özsermaye kârlılığının yüzde 12 olduğunu ifade eden Kurum, tahminlerini yüzde 22 aşağı düşürdü. 2013’te kârların 2012’ye göre yatay kalmasını beklerken bu yıl yüzde 14 gerilemesini tahmin ediyor. Barclay’s olumsuz bir tablo çizmesine rağmen, Akbank  ve Halkbank için ağırlığını artır tavsiyesinde bulundu.
Öte yandan  Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın faiz artırmasının bankaların görünümlerini zayıflatacağını belirtti. Deutsche Bank, bankalar için bu yıl kâr tahminlerini ortalama yüzde 16, önümüzdeki yıl için ise ortalama yüzde 23 aşağı revize etti. Tüm bu olumsuz bakış açısına karşın Kurumun değerlendirmede bulunduğu hisseler arasında “sat” tavsiyesi bulunmuyor.



ARACILARIN KISA GÜN KÂRI YATIRIMCIYI SOĞUTUYOR
Aracı kurumların raporlarına göre al-sat şeklinde hareket edenler arasında, kuruma danışarak işlem yapanların durumları hiç de iş açıcı değil. İşlem hacmi yaratmaya çalışan kurumlar, aynı potansiyelde olan hisseler arasında müşterilerini dolaştırarak hacim yaratmaya çalışmalarının kısa vadeli ticari bir kaygısı olabilir. Ancak bu yaklaşım tarzı uzun vadede müşterilerine olduğu kadar kurumların kendilerine de zarar verici bir nitelik taşıyor.

Güven zedeleniyor
Nihayetinde hisseler arasında dolaştırılıp herhangi bir kazanç elde etmediği halde gün sonunda maliyet oluşturan yatırımcının çalıştığı kuruma olan güveninin zedelenmesine şaşırmamak gerekiyor.
Söz konusu durum uzun vadede yatırımcının piyasadan soğumasına, aracı kurumların da müşterisinden olmasına neden olmakta. Ancak buna rağmen kısa günün kârını öne çıkaran aracı kurumlar müşterilerine sürekli işlem yaptırabilmek için aktif çaba içinde oldukları gözleniyor.
Piyasada fazla tecrübesi olmayan yatırımcıların günlük alım satıma teşvik eden önerilerden uzak durmasında fayda var. Borsanın uzun vadeli yatırım alanı olduğunu her defasında akılda tutmak gerekiyor. Doğru tercihte bulunmada zaafı olduğunu düşünenler, piyasada bulunan mevcut fonlar aracılığı ile de borsaya yatırım yapabilirler. Piyasaya olan güven zedelendiği noktada büyük beklentiler içerisinde olunan BES’te de arzu edilen hedeflerin tutturulması zorlaşacaktır.


Zeynep Aktaş - Milliyet

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.