Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Meclis'in yoğun çalışma gündeminden dolayı, Gelir Vergisi Kanun Tasarısı'nın üzerinde yeterince çalışılması için ekim ayına kalmasını makul gördüm. Tasarıdan vazgeçmedik. Bütçe görüşmelerine başlamadan bu reformu ülkemize kazandırmış olacağız" dedi.
Şimşek, Kanal 24'te katıldığı programda soruları yanıtladı. Merkez Bankasının rezervlerinin sağlam olmasının ekonomiye etkilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Şimşek, AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde Merkez Bankası rezervlerinin 27-28 milyar dolar civarında olduğunu hatırlattı. Şimşek, "Rezervlerimiz son olaylar öncesinde 135 milyar dolara kadar çıkmıştı. Bu rezervler milli gelire ve kısa vadeli borçlarımıza oranla düşük. Gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımızda daha yüksek olması gerekiyor" diye konuştu.
Şimşek, rezervlerin şoklara karşı dayanıklılık için biriktirildiğini belirterek, 2008'in son çeyreğinden itibaren dünyada büyük bir küresel kriz yaşandığını ve o dönemde Merkez Bankası'nın döviz satmadığını anımsattı.
Son olaylarda, içerideki protestoların getirdiği suni etkilerin olduğuna işaret eden Şimşek, "Böyle bir dönemde tabii ki müdahale edeceksiniz. Rezervlerimizde 6 milyar dolar civarında bir düşüş söz konusu. Bunun bir kısmı altının değer kaybından, bir kısmı da müdahaleler ve dış borç ödemeleri nedeniyle azalmış olabilir. Zaten rezervleri bu tür zamanlar için biriktiriyorsunuz" dedi.
"Gelir Vergisi Kanun Tasarısı'nın ekim ayına kalmasını makul gördüm" Şimşek, "Gelir Vergisi Kanun Tasarısı"nın son durumunun sorulması üzerine de şunları söyledi:
"Çok güzel, kapsamlı bir tasarı hazırladık. Bu tasarıyı Meclisimize gönderdik fakat öyle bir döneme denk geldi ki inanılmaz bir yoğunluk var. Alt komisyonda, diğer çalışmalar nedeniyle fazla zaman ayrılamadı. Muhalefet partilerinin grup başkanvekilleriyle görüştüm. Ben dedim ki 'Bu, Türkiye'nin temel bir reformudur, bunu hep beraber yapalım' ama yoğun çalışma gündeminden dolayı, tasarının üzerinde yeterince çalışılması için, alt komisyondaki çalışmanın sağlıklı olması için ekim ayına kalmasını makul gördüm. Dolayısıyla bu iş ekim ayına kaldı gibi. Ekim ayında hızlı bir şekilde önce alt komisyon, arkasından üst komisyon, arkasından da Genel Kurul'a gidecek. Tasarıdan vazgeçmedik. Bütçe görüşmelerine başlamadan bu reformu ülkemize kazandırmış olacağız. Bu reformun amacı, vergi tabanını genişletmek, kayıp kaçakları azaltmak, vergi adaletini artırmak, kayıt dışılıkla ilgili elimizi güçlendirmek."
"Enflasyon beklentilerin epey üzerinde" Bugün açıklanan enflasyon rakamlarının ve bu rakamların bütçeye getireceği yükün sorulması üzerine Şimşek, rakamların, beklentilerin epey üzerinde olduğunu söyledi. Geçmişe dönük haziran aylarına bakıldığında da rakamın yüksek olduğunu belirten Şimşek, "Bunun bütçeye bir takım olumsuz etkileri olacak. Bizim hedeflediğimiz bir enflasyon oranı var ve verdiğimiz bir ücret artışı var. Enflasyon, onu aşınca bu farkı da veriyoruz. Sabah hızlıca bir çalışma yaptırdım, bu haziran ayındaki enflasyonun yüksek çıkması sebebiyle, bu yılki personel giderlerinin bütçeye ilave yükü 1 milyar 34 milyon lira. Doğrusu, bizim beklediğimizin de üzerinde bir rakam. Dolayısıyla bütçe üzerinde olumsuz bir etkisi var ama bu etkiyi bütçe içinde ilave bir tedbir almadan muhtemelen tolere edebileceğiz diye düşünüyorum" diye konuştu.
"Borsadaki değer kaybı 62 milyar doların üzerinde" Gezi Parkı odaklı olayların ve Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) politikasını değiştirme yönündeki verdiği sinyallerin ekonomiye etkilerinin sorulması üzerine de Şimşek, Gezi Parkı odaklı olaylarla enflasyon arasında doğrudan bir ilişki kurmanın zor olduğunu bildirdi.
Şimşek, Fed'in muhtemel politika değişikliğinin gündeme gelmesiyle Gezi Parkı odaklı olayların yarattığı atmosferin ve bunun sermaye hareketleri ve kur üzerindeki etkisi nedeniyle enflasyonla dolaylı bir ilişki kurulabileceğini ifade etti. Ortada elbette bir zararın olduğunu dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Fed'in muhtemel politika değişikliğinin etkisi ile Gezi olaylarının etkisini birbirinden ayırmak zor, çünkü aynı döneme denk geldi ama mayıs başından bu yana, Gezi olayları mayıs sonunda oldu ama şöyle biraz daha gerisine gittiğimiz zaman, o gün finans piyasalarında, borsada vs... Türkiye, bir anlamda iyi noktaları yakalamış. Şimdi o günden bugüne borsadaki değer kaybı 62 milyar doların üzerinde. Yani bizim şirketlerin değer kaybı 62,2 milyar dolar ciddi. Faizlerdeki yükselişi biliyorsunuz, yüzde 4,7'ye kadar inmiş olan Hazine borçlanma faizleri yüzde 8'lerine üzerine çıktı. Aynı şekilde bizim yurt dışı tahvillerimizin faizleri de yükseldi. Liranın değer kaybı ve bunun enflasyona etkisi söz konusu. Şunu kabul etmek lazım; hem bu Gezi olayları hem de Fed'in 'politika değiştireceğim' algısı veya söylemi Türkiye'yi olumsuz etkilemiştir fakat ben kalıcı bir tahribat yaşanmayacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye'de çok şükür AK Parti hükümetleri döneminde siyasi istikrar sağlanmış ve doğru politikalarla yapısal reformlar yapılmış, makroekonomik temeller sağlamlaştırılmıştır."
"Gezi olayları yaşanmasaydı, Türkiye Fed'in kararlarından daha az etkilenirdi" Gezi Parkı odaklı gelişmelerin yaşanmaması halinde Türkiye'nin, Fed'in söz konusu muhtemel politika değişikliği kararından daha az etkileneceğini belirten Şimşek, "Bu dönemde Türkiye'nin 10 yıllık tahvillerinin faizi 124 puan artmış, Meksika'nın 131, Polonya'nın 136, Güney Afrika'nın 141, Endonezya'nın da 166 baz puan artış göstermiş. Bu dönemde Türkiye'nin 5 yıllık CDS'i 67 puan artarken, Çin'de 66, Endonezya'da 78,5, Brezilya'da 85,8 puan artış olmuş. Türk Lirası yüzde 8'in üzerinde değer kaybederken, Güney Afrika parası yüzde 12 civarında, Brezilya'nınki yüzde 12,2 değer kaybetmiş" ifadelerini kullandı.
"Emtia fiyatlarındaki hızlı çıkış döneminin sonuna geldik" Küresel ekonominin 2007 yılından bu yana büyük bir sıkıntı geçirdiğini ve bu sıkıntının halen devam ettiğini anlatan Şimşek, bunlar devam ederken dünyanın şimdi bir de Çin'deki sert düşüş riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Çin ekonomisinin yıllarca net ihracatla büyüdüğüne ancak küresel krizle ihracata dayalı büyüme modelinin tökezlemeye başladığına işaret eden Şimşek, Çin'in artık sağlıklı bir yeniden dengelenme sürecine girmesi gerektiğini kaydetti. Dünyanın şimdi "Çin'in bu yumuşak inişi başarıp, başaramayacağını" merak ettiğini aktaran Şimşek, bu işin idare edilebilmesinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Şimşek, birçok ülkenin son 10 yılda emtia fiyatlarının yükselmesiyle arkalarına ciddi bir rüzgar aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Birçok ülke bundan çok büyük fayda gördü. Şimdi bu emtia fiyatlarındaki hızlı çıkış döneminin de sanki sonuna geldik. Şu anda jeopolitik riskler nedeniyle petrol fiyatları, enerji fiyatları, emtia fiyatları bir miktar oynayabilir ama trend artık yukarı doğru değil. Şimdi bunun sonuna gelmiş olmamız, birçok ülkede cari açığın başlaması, birçok ülkede büyümenin artık yavaşlaması demek. Bunlar, önümüzdeki önemli soru işaretleri, önemli belirsizlikler. Bu nedenle bizim gibi ülkelerin, temellerini sağlam kılması ve sağlam tutmaya devam etmesi önemlidir. Biz bunun farkındayız. Nitekim son 10 yılı ciddi yapısal reformlar yaparak, bütçe disiplinin koruyarak, doğru ve sağlıklı politikalar uygulayarak ülkemizin makroekonomik temellerini sağlamlaştırdık ve bu türden şoklara karşı Türkiye'nin kırılganlığını azalttık."
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.