E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaMakro EkonomiBabacan'a göre cari açıktaki düşüş devam edecek---

Babacan'a göre cari açıktaki düşüş devam edecek

Babacan'a göre cari açıktaki düşüş devam edecek
01 Nisan 2015 - 12:07 borsaningundemi.com

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari açıktaki düşüşün bu yıl da devam edeceğini söyledi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari açıktaki düşüşün bu yıl da 
devam edeceğini söyledi. Babacan, TBMM Genel Kurulu'nda,
milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
   
Başbakan Yardımcısı Babacan, 2014 yılına ait büyüme rakamının 
yüzde 2,9 olarak, beklentilerin bir miktar üzerinde gerçekleştiğini 
ifade ederek, bunun, ekonomideki dengelenme sürecinin devam ettiği 
anlamına geldiğini söyledi. 
   
Babacan, "İçerideki kur hareketlerinin göreli olarak önemli 
kaynağının biz dışarıdan geldiğini ve dış sebeplerden oluştuğunu 
düşünüyoruz." dedi.
   
Babacan şunları söyledi:    
   
"2014 yılı, dünya finans piyasalarında gerçekten şimdiye kadar pek 
gözlemlemediğimiz sert hareketlerin olduğu bir dönem oldu. Avrupa'da 
büyümenin bir türlü gerçekleşememesi, Avrupa Merkez Bankasının para 
politikalarında çok hızlı bir şekilde gevşemeye gitmesine sebep oldu. 
Merkez bankaları para politikasını gevşettiği zaman o ülkenin parası 
değer kaybeder, merkez bankaları para politikasını sıkılaştırdığı 
zaman o ülkenin parası değer kazanır. İstisnalar olabilir ama bu genel 
kuraldır. Dolayısıyla Avrupa Merkez Bankası para politikasını 
gevşetince euro pek çok para birimi karşısında değer kaybetti. Eş 
zamanlı olarak da Amerikan Merkez Bankasının parasal sıkılaştırmayla 
ilgili yakın bir zamanda adımlar atacağıyla ilgili iletişim başladı 
biliyorsunuz. Bu yıl içerisinde muhtemelen, ne zaman olacağı belli 
olmamakla beraber, faiz artırımına başlayacak. Bu da doların bütün 
para birimlerine karşı ve pek çok emtiaya karşı değer kazanmasını 
beraberinde getirdi. Dolayısıyla bir yandan Amerikan Merkez Bankasının 
doları değerlendirici yöndeki politikaları, bir yandan da Avrupa 
Merkez Bankasının euroyu değersizleştirme yolundaki politikaları 
birleştiği zaman euro-dolar paritesinde çok ciddi bir hareketlilik 
gördük. Geçen yıl ortalarında 1,4'e çıkan yani 1,40 olan parite 
geçtiğimiz aylarda 1,05'i bile gördü. Dünyanın en önemli iki para 
biriminden bahsediyoruz, dolar ve euro. Doların kullanımı dünyanın her 
bir köşesinde geçerli. Avrupa zaten bölge olarak dünyanın en büyük 
ekonomilerinden birisi. Dolayısıyla bu iki büyük para biriminin dahi 
birbirine karşı bu kadar sert hareket ettiği bir yıl yaşadık geçen 
sene ve Türk lirası da dolar karşısında değer kaybetti ama bu sadece 
Türkiye'ye özel değildi, pek çok ülkede de eş zamanlı olarak bu 
yaşandı, ki Brezilya gibi bazı ülkelerin yerel para birimindeki değer 
kaybı Türk Lirasından da daha fazlaydı. Dolayısıyla, içerideki kur 
hareketlerinin göreli olarak önemli kaynağının biz dışarıdan geldiğini 
ve dış sebeplerden oluştuğunu düşünüyoruz.
   
Geçen yılın kişi başına düşen millî geliri 10.404 dolar, doğru. 
Bu, dolar kurundaki artıştan kaynaklanıyor yani 2014'teki ortalama dolar 
kuru 2013'e göre çok daha yüksek. Aynı miktardaki Türk Lirası millî 
geliri daha yüksek bir kura böldüğünüzde dolar olarak daha düşük bir 
millî geliri görüyorsunuz ama asıl içerideki refah ve Türkiye'nin reel 
olarak ekonomik büyümesini Türk Lirası bazındaki reel gayrisafi yurt 
içi hasıla artışıyla ölçüyoruz. Zaten uluslararası mukayeseleri de 
ağırlık olarak biliyorsunuz satın alma gücü paritesine göre hesap 
edilen millî gelirle yapıyoruz. Satın alma gücü paritesine göre hesap 
edilen millî gelirimiz 2013 yılında yaklaşık 19 bin dolar idi, bu yıl 
bunun da üzerinde olacak, dolar olarak da üzerinde olacak ama bunun 
kati rakamları birkaç ay sonra çıkıyor, millî gelir hesaplamalarından 
daha sonra oluyor ve OECD ve IMF ayrı ayrı parametrelerle hesap 
ediyor, bunun için de arasında küçük farklılıklar oluyor. Mesela bizim 
bir hesaba göre, uluslararası hesaplara göre 18.900 küsurdayız, bir 
başka hesaba göre 19 binin biraz üzerindeyiz. O da ülkelerdeki fiyat 
seviyelerinin farklı kuruluşlar tarafından, farklı anketlerle 
toplanması ve böylece satın alma gücü paritesiyle ilgili 
parametrelerin de farklı uluslararası kuruluşların, farklı hesap 
etmesi sonucunda oluşan bir durum bu. Bu çok önemli değil, önemli olan 
Türkiye'nin reel olarak büyümesidir. Yüzde 2,9'luk büyüme reel bir 
büyümedir, enflasyonun üzerindeki bir büyüme oranıdır.
   
Cari açık konusuna gelince: Yine, Sayın Tanal "cari açık borcu" 
ifadesini kullandı biraz önceki cevabımı herhalde dinlememiş, şu 
andaki cevabımı da dinlemiyor kendisi ama. Cari açık bir akım, bir 
stok değil, dolayısıyla "cari açık borcu" diye bir tabir teknik olarak 
doğru değil. Cari açık rakamı tek başına kullanılması gerekiyor teknik 
tabir olarak. Cari açık arz olarak ihracat, ithalat ve turizm 
bileşenlerinden oluşuyor, başka bileşenler de var ama ama asıl 
belirleyici bu üç kalem. Dolayısıyla, bizim ülkemiz için de 
ihracatımızı, turizmimizi topluyoruz, ithalatımızı düşüyoruz, kabaca 
oradan cari açığı buluyoruz, diğer hareketler çünkü daha küçük, 
önemsiz hareketler. una baktığımızda, rakamı ben, biraz önce aynı 
soruyu sormuştunuz, ben de aynı cevabı vermiştim ama zararı yok, 
tekrar edeyim. Geçen yılı biz yüzde 5,7'lik bir cari açıkla tamamlamış 
olduk. Bir önceki yıl yüzde 7,9'du. Bu düşüş, ağırlıklı olarak, bizim 
ekonomiyi yeniden dengelemeyle ilgili aldığımız makro ihtiyati 
tedbirlerin bir sonucu.
   
Özellikle banka kredilerinin, tüketici kredilerinin dikkatli bir 
şekilde kontrol altına alınması cari açığın da düşmesini beraberinde 
getirdi. Biliyorsunuz, bir yıl önce kredi artışı Türkiye'de yüzde 35'e 
varmıştı, yani bir yılda bankaların toplam kredi alacağı yüzde 35 
artmıştı. Bu sürdürülebilir bir durum değildi. Aldığımız tedbirlerle 
bunu yüzde 16'ya düşürdük. Tüketici kredileri yüzde 8'e kadar düştü. 
Şu anda 8-9. Ama ticari krediler yüzde 20 arttı. Dolayısıyla, 
istediğimiz dengeleme de zaten buydu  yani, bankacılık sistemimiz 
ağırlıklı olarak ticareti finanse etsin, yatırımı finanse etsin, 
üretimi finanse etsin ama borçlanarak tüketim tercih ettiğimiz bir yol 
değil. Dolayısıyla, tam da arzu ettiğimiz, istediğimiz resim aslında 
gerçekleşmiş oldu.
   
Cari açıktaki düşüş bu yıl da devam edecek. Onu biraz önce 
bahsettim ama ikinci kere sordunuz, ben ikinci kere aynı cevabı veriyorum. 
Petrol fiyatlarının da düşmesiyle beraber bu yıl yüzde 4'lü rakamları 
göreceğimizi düşünüyoruz. Petrol fiyatları, tabii, bu seviyelerde 
devam ederse ama yıl içerisinde tekrar sürpriz bir şekilde artışlar 
olursa bu hesapları da tekrar gözden geçirmek gerekecektir.
   
Bazı belediyelerin hazineye borcundan bahsedecek olursak  Hazine 
Müsteşarlığı her ay muntazam olarak kamu finansmanı ve kamu borcu 
raporu yayınlıyor. Bu hem kâğıda basılıyor hem de İnternet sitesinden 
yayınlanıyor. Orada bütün belediyelerin hazineye olan borcu detaylı 
bir şekilde görünmekte. Şu anda, tabii, yanımda rakamlar yok ama 
İnternet sitesinde bu bilgiler mevcut. Ay ay, muntazam olarak bu 
bilgiler hazinenin web sitesinden temin edilebilir.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)