Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari açıktaki düşüşün bu yıl da
devam edeceğini söyledi. Babacan,
TBMM Genel Kurulu'nda,
milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Babacan, 2014 yılına ait büyüme rakamının
yüzde 2,9 olarak, beklentilerin bir miktar üzerinde gerçekleştiğini
ifade ederek, bunun, ekonomideki dengelenme sürecinin devam ettiği
anlamına geldiğini söyledi.
Babacan, "İçerideki kur hareketlerinin göreli olarak önemli
kaynağının biz dışarıdan geldiğini ve dış sebeplerden oluştuğunu
düşünüyoruz." dedi.
Babacan şunları söyledi:
"2014 yılı, dünya finans piyasalarında gerçekten şimdiye kadar pek
gözlemlemediğimiz sert hareketlerin olduğu bir dönem oldu. Avrupa'da
büyümenin bir türlü gerçekleşememesi,
Avrupa Merkez Bankasının para
politikalarında çok hızlı bir şekilde gevşemeye gitmesine sebep oldu.
Merkez bankaları para politikasını gevşettiği zaman o ülkenin parası
değer kaybeder, merkez bankaları para politikasını sıkılaştırdığı
zaman o ülkenin parası değer kazanır. İstisnalar olabilir ama bu genel
kuraldır. Dolayısıyla
Avrupa Merkez Bankası para politikasını
gevşetince euro pek çok para birimi karşısında değer kaybetti. Eş
zamanlı olarak da
Amerikan Merkez Bankasının parasal sıkılaştırmayla
ilgili yakın bir zamanda adımlar atacağıyla ilgili iletişim başladı
biliyorsunuz. Bu yıl içerisinde muhtemelen, ne zaman olacağı belli
olmamakla beraber, faiz artırımına başlayacak. Bu da doların bütün
para birimlerine karşı ve pek çok emtiaya karşı değer kazanmasını
beraberinde getirdi. Dolayısıyla bir yandan Amerikan Merkez Bankasının
doları değerlendirici yöndeki politikaları, bir yandan da Avrupa
Merkez Bankasının euroyu değersizleştirme yolundaki politikaları
birleştiği zaman euro-dolar paritesinde çok ciddi bir hareketlilik
gördük. Geçen yıl ortalarında 1,4'e çıkan yani 1,40 olan
parite geçtiğimiz aylarda 1,05'i bile gördü. Dünyanın en önemli iki para
biriminden bahsediyoruz, dolar ve euro. Doların kullanımı dünyanın her
bir köşesinde geçerli. Avrupa zaten bölge olarak dünyanın en büyük
ekonomilerinden birisi. Dolayısıyla bu iki büyük para biriminin dahi
birbirine karşı bu kadar sert hareket ettiği bir yıl yaşadık geçen
sene ve Türk lirası da dolar karşısında değer kaybetti ama bu sadece
Türkiye'ye özel değildi, pek çok ülkede de eş zamanlı olarak bu
yaşandı, ki Brezilya gibi bazı ülkelerin yerel para birimindeki değer
kaybı Türk Lirasından da daha fazlaydı. Dolayısıyla, içerideki kur
hareketlerinin göreli olarak önemli kaynağının biz dışarıdan geldiğini
ve dış sebeplerden oluştuğunu düşünüyoruz.
Geçen yılın
kişi başına düşen millî geliri 10.404 dolar, doğru.
Bu, dolar kurundaki artıştan kaynaklanıyor yani 2014'teki ortalama dolar
kuru 2013'e göre çok daha yüksek. Aynı miktardaki
Türk Lirası millî
geliri daha yüksek bir kura böldüğünüzde dolar olarak daha düşük bir
millî geliri görüyorsunuz ama asıl içerideki refah ve Türkiye'nin reel
olarak ekonomik büyümesini Türk Lirası bazındaki reel gayrisafi yurt
içi hasıla artışıyla ölçüyoruz. Zaten uluslararası mukayeseleri de
ağırlık olarak biliyorsunuz satın alma gücü paritesine göre hesap
edilen millî gelirle yapıyoruz. Satın alma gücü paritesine göre hesap
edilen millî gelirimiz 2013 yılında yaklaşık 19 bin dolar idi, bu yıl
bunun da üzerinde olacak, dolar olarak da üzerinde olacak ama bunun
kati rakamları birkaç ay sonra çıkıyor, millî gelir hesaplamalarından
daha sonra oluyor ve
OECD ve IMF ayrı ayrı parametrelerle hesap
ediyor, bunun için de arasında küçük farklılıklar oluyor. Mesela bizim
bir hesaba göre, uluslararası hesaplara göre 18.900 küsurdayız, bir
başka hesaba göre 19 binin biraz üzerindeyiz. O da ülkelerdeki fiyat
seviyelerinin farklı kuruluşlar tarafından, farklı anketlerle
toplanması ve böylece satın alma gücü paritesiyle ilgili
parametrelerin de farklı uluslararası kuruluşların, farklı hesap
etmesi sonucunda oluşan bir durum bu. Bu çok önemli değil, önemli olan
Türkiye'nin reel olarak büyümesidir. Yüzde 2,9'luk büyüme reel bir
büyümedir, enflasyonun üzerindeki bir büyüme oranıdır.
Cari açık konusuna gelince: Yine, Sayın Tanal "cari açık borcu"
ifadesini kullandı biraz önceki cevabımı herhalde dinlememiş, şu
andaki cevabımı da dinlemiyor kendisi ama. Cari açık bir akım, bir
stok değil, dolayısıyla "cari açık borcu" diye bir tabir teknik olarak
doğru değil. Cari açık rakamı tek başına kullanılması gerekiyor teknik
tabir olarak.
Cari açık arz olarak
ihracat, ithalat ve turizm
bileşenlerinden oluşuyor, başka bileşenler de var ama ama asıl
belirleyici bu üç kalem. Dolayısıyla, bizim ülkemiz için de
ihracatımızı, turizmimizi topluyoruz, ithalatımızı düşüyoruz, kabaca
oradan cari açığı buluyoruz, diğer hareketler çünkü daha küçük,
önemsiz hareketler. una baktığımızda, rakamı ben, biraz önce aynı
soruyu sormuştunuz, ben de aynı cevabı vermiştim ama zararı yok,
tekrar edeyim. Geçen yılı biz yüzde 5,7'lik bir cari açıkla tamamlamış
olduk. Bir önceki yıl yüzde 7,9'du. Bu düşüş, ağırlıklı olarak, bizim
ekonomiyi yeniden dengelemeyle ilgili aldığımız makro ihtiyati
tedbirlerin bir sonucu.
Özellikle banka kredilerinin, tüketici kredilerinin dikkatli bir
şekilde kontrol altına alınması cari açığın da düşmesini beraberinde
getirdi. Biliyorsunuz, bir yıl önce kredi artışı Türkiye'de yüzde 35'e
varmıştı, yani bir yılda bankaların toplam kredi alacağı yüzde 35
artmıştı. Bu sürdürülebilir bir durum değildi. Aldığımız tedbirlerle
bunu yüzde 16'ya düşürdük. Tüketici kredileri yüzde 8'e kadar düştü.
Şu anda 8-9. Ama ticari krediler yüzde 20 arttı. Dolayısıyla,
istediğimiz dengeleme de zaten buydu yani, bankacılık sistemimiz
ağırlıklı olarak ticareti finanse etsin, yatırımı finanse etsin,
üretimi finanse etsin ama borçlanarak tüketim tercih ettiğimiz bir yol
değil. Dolayısıyla, tam da arzu ettiğimiz, istediğimiz resim aslında
gerçekleşmiş oldu.
Cari açıktaki düşüş bu yıl da devam edecek. Onu biraz önce
bahsettim ama ikinci kere sordunuz, ben ikinci kere aynı cevabı veriyorum.
Petrol fiyatlarının da düşmesiyle beraber bu yıl yüzde 4'lü rakamları
göreceğimizi düşünüyoruz. Petrol fiyatları, tabii, bu seviyelerde
devam ederse ama yıl içerisinde tekrar sürpriz bir şekilde artışlar
olursa bu hesapları da tekrar gözden geçirmek gerekecektir.
Bazı belediyelerin hazineye borcundan bahsedecek olursak Hazine
Müsteşarlığı her ay muntazam olarak kamu finansmanı ve kamu borcu
raporu yayınlıyor. Bu hem kâğıda basılıyor hem de İnternet sitesinden
yayınlanıyor. Orada bütün belediyelerin hazineye olan borcu detaylı
bir şekilde görünmekte. Şu anda, tabii, yanımda rakamlar yok ama
İnternet sitesinde bu bilgiler mevcut. Ay ay, muntazam olarak bu
bilgiler hazinenin web sitesinden temin edilebilir.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.