E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaAvrupa borsaları neden Wall Street’in gerisinde?---

Avrupa borsaları neden Wall Street’in gerisinde?

Avrupa borsaları neden Wall Street’in gerisinde?
26 Nisan 2023 - 17:31 borsaningundemi.com

2008 krizi öncesinde Wall Street borsalarına alternatif olarak gösterilen Avrupa şimdilerde ise küresel rakiplerinin birkaç adım gerisinde kaldı. FT haberinde bu durumun nedenlerine işaret ediliyor

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

2006 yılında Londra Borsası denizaşırı yatırımcıların akınına uğruyordu. Avrupa borsalarında potansiyel birleşme haberleri ardı ardına geliyordu. Almanya kendisini küresel borsaların lideri olarak konumlandırıyordu. Süper büyüklükteki ABD’li rakipleri ise Avrupa pazarlarını ele geçirmek ve borsalarda listelenmek için transatlantik güç merkezleri oluşturma hevesindeydi.

ABD borsaları dotcom balonunun çöküşünün ve kurumsal şirket skandallarının etkisi altındayken Avrupa ise Wall Street’te ciddi bir meydan okuma sağlayabilecek konumdaydı. Tarihsel bir prestije sahip olan Londra Borsası ise diğer borsalardan farklı gözüküyordu. Almanya’da Deutsche Börse dahil olmak üzere birçok potansiyel ortağı reddetmişti ve savunmacı pozisyonunu güçlendiriyordu.

Londra’nın benzersiz bir küresel pozisyonu vardı ve Londra Borsası derin yatırımcı tabanı ve finans endüstrisinin merkezi olmakla övünüyordu. Sadece ölçek olarak değil, Londra’daki tüm bu ekosistem, dünyanın her yerinde ticaret yapmayı hedefleyen şirketleri çekmeye devam etmenin temeli olacaktı.

Ancak 2008’deki Küresel Finans Krizi, İngiltere’nin şok bir şekilde Avrupa Birliği’nden ayrılması ve daha sonra da küresel bir pandemi yaşanması tüm bu tarafların piyasaları fazlasıyla yanlış anladığını gösterdi.

ABD borsaları, dünyanın en dinamik ve en hızlı büyüyen şirketlerini listeleyen tartışmasız bir ticari merkez olma özelliğini sürdürdü. Londra ise gösterişli ilk halka arzları çekmekte başarısız oldu ve bünyesindeki en güvenilir isimleri kaybetme korkusuyla da karşı karşıya kaldı. Diğer Avrupa borsaları ise hala bankaların ve sanayi şirketlerinin egemen olduğu eski ekonominin izlerini taşıyan dar görüşlü ve sığ pazarlar haline geldi.

Financial Times’ın haberine göre yatırımcılar, Avrupa'nın ABD'ye rakip olacak bir hisse senedi yatırım merkezi inşa etme hayalinin çok uzağında kaldığını düşünüyorlar. Habere göre yatırımcılar böyle bir merkezin giden yolun pratik, politik ve kültürel engellerle dolu olduğunu söylüyorlar.

Üstelik Avrupa borsaları yeni şirketleri çekebilmek için listeleme kurallarını değiştirse bile ABD’nin liderliğinin sarsılması on yıllar alabilir. Zira Amerika’nın büyük kurumsal şirketleri paraya kolay ulaşıldığı düşük faiz döneminde adım adım güçlü bir liderlik elde etti.

İngiltere merkezli yatırım yönetimi firması Newton Investment’ın CEO’su Euan Munro konuyla ilgili açıklamasında, “ABD, teknolojide ve yüksek büyüme gösteren şirketlerle çok pozitif bir geri bildirim döngüsüne sahipti. Bu kapsam ve heyecan insanları yatırım yapmaya teşvik etti ve şirket kârlılıklarına dair hiçbir kısa vadeli baskı yoktu” ifadelerine yer verdi.

Munro Avrupa’daki borsalara ilişkinse “Bazen şirketlerin para kazanmasıyla ve insanların büyümeye katılımıyla ilgili ABD’de görülmeyen bir kibirlilik hissediliyordu” dedi.

Curcuna ve geri çekilme

Kovid-19 salgınından sonra, küresel merkez bankaları faiz oranlarını düşürdü ve dalgalanan ekonomileri desteklemek için tahvil piyasalarını destekledi. Buna cevaben, 2021’de varlık fiyatlarının artmasıyla ve şirketlerin halka açık piyasalara girmesiyle borsa listeleri için de yeni rekorlar kırıldı. Piyasalardaki coşku o kadar belirgindi ki, ABD’de, özel amaçlı satın alma şirketleri (SPAC) yeni bir piyasa çılgınlığını keşfetti. Borsagundem.com’un derlediği bilgilere göre, esasen bir nakit kumbarası olarak listelenen ve daha sonra diğer firmaları avlayan ve yutan bu şirketler borsalarda listelenmenin kolay yolu olarak görüldü.

Ancak 2022’ye gelindiğinde ekonomik ortam çarpıcı bir şekilde değişti. Küresel hisse senetleri, merkez bankalarının enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını yükseltmesiyle ve düzinelerce SPAC’in başarısız olmasıyla geçen yıl yaklaşık yüzde 20 düştü. Yatırımcılar artık şirketler üzerinde spekülatif bahisler yaparak kâr elde etme havasında değildi. İlk halka arzlara dair benzeri görülmemiş curcuna adeta bir duvara çarptı.

Avrupa ve İngiltere borsaları da bu krizden payına düşeni aldı. Dealogic verilerine göre, 2022'deki Avrupa borsalarında listelenme değeri, on yıl içindeki en düşük noktasına geriledi. 

Frankfurt borsasında otomobil üreticisi Porsche’nin 75 milyar euroluk halka arzı tek bir anlaşmayla toplam halka arz değerinin yüzde 60’ını oluşturuyordu. Londra Borsası verilerine göre, İngiltere’de yeni listelenen şirketler 2021’de 2022’ye göre yüzde 90 daha fazlaydı.

Geçtiğimiz yıl Londra Borsasında sadece 45 şirket listelendi. Bunlardan sadece altısı 100 milyon sterlinden fazla yeni para toplayabildi.

ABD borsalarının son yıllarda hem listelenen şirket sayısı hem de listelenen şirketlerin değeri bakımından elde ettiği üstün performans FT haberine iki faktöre dayanıyor: Silikon Vadisi’ndeki teknoloji ortamı ve yatırımcıları hisse senetleri gibi daha riskli varlıklara yönlendiren aşırı serbest para politikası.

Citi’nin Avrupa Hisse Senetleri Sermaye Piyasaları Eş Başkanı Vallery Barrier, “ABD'de her zaman çok gelişmiş bir teknoloji yatırımcısı tabanı olmuştur” dedi. Bu önemli bir nokta zira özellikle 2008 Küresel Finans Krizi’nden sonraki on yılda yatırımcıların en çok talep gösterdiği sektör de buydu.

Barrier, 2000'lerin başında, Apple ve Google da dahil olmak üzere ABD'deki dev şirketlerin hızlı büyümesi ve gelişmesinin, Avrupalı yatırımcıların ve teknoloji şirketlerinin Atlantik ötesindekilerin daha da gerisinde kaldığı anlamına geldiğini söylüyor: 

Tüm bu ekosistem el ele gidiyor, daha fazla teknoloji yatırımcısı daha fazla teknoloji şirketi anlamına geliyor. Bütün bunlar verimli bir döngü yaratıyor.

Bankacılara ve diğer ticaret yöneticilerine göre sonuç, Avrupalı şirketlerin büyümelerini hızlandırmak için fazlasıyla ihtiyaç duyduğu sermayeye aç kalmasıydı. Euronext'in birincil piyasalar ve ticaret sonrası denge biriminin küresel başkanlığını yapan Anthony Attia, "Avrupa'da yeterince emeklilik yatırımına sahip olmadığımız gerçeği, aslında büyük sermayeli şirketleri değil orta ve küçük sermayeli şirketleri etkiliyor" dedi.

Özellikle İngiltere borsası, hisse senetlerine yapılan yerli yatırım eksikliğinden yakınıyor. İngiltere’de değişen muhasebe kuralları emeklilik fonlarını borsalarda listelenen şirketleri değil devlet tahvillerini satın almaya yönlendiriyor. Ülkede son yirmi yıl içerisinde emeklilik fonlarının hisse senetlerine yatırımı yüzde 50’den yüzde 4’e kadar düştü. Bu oran Avusturalya ve Kanada ile karşılaştırılabilir. İki ülkenin borsasında da listelenen Hisse senetleri ‘eski ekonomiye’ ait şirketlerden oluşuyor. Ancak Emeklilik fonlarının hisse senetlerine katılım payı sırasıyla %22 ve %9 seviyesinde.

Goldman Sachs Avrupa Hisse Senetleri Sermaye Piyasaları Eş Başkanı Antoine de Guillenchmindt Avrupalı borsa yöneticileri düzenli olarak yüksek kaliteli şirketleri listeye çekmek için daha fazla ne yapabileceklerini sorguluyor.

Guillenchmindt “Teşvik etmeniz gereken tek şey doğrudan kontrolünüz altında değil. ABD'li rakipleriyle aynı ağırlık ve güçlü yaklaşımla yatırım yapmak isteyen Avrupalı veya yerel varlık yönetimi firmalarından oluşan bir ekosistem yaratmanız gerekiyor” dedi. Eş başkan bankasının yürüttüğü halka arzlarda sermayenin büyük çoğunluğunun ABD’li fonlardan veya ABD’li fonların Avrupa kollarından geldiğine dikkat çekti.

Özel sermaye şirketleri ise şimdilerde oldukça karanlık bir döneme doğru ilerliyor. Kolay para ve rekor düşük faizlerin hakim olduğu son on yıl, Atlantik'in her iki yakasındaki özel sermaye firmalarının genişlemesini tetiklemişti. Ancak merkez bankası para politikalarının değişmesiyle bu şirket de gittikçe hantallaşmaya başladı.

Halka açık hisse senedi piyasaları ne kadar kötüleşirse, özel sermaye şirketlerinin borsalarda listelenme aracılığıyla şirketlere yaptıkları yatırımlardan para kazanmaları ihtimali de o kadar zorlaşır. Bu da bu şirketlerin ya işletmeleri daha uzun süre ellerinde tutmasına ya da diğer özel sermaye alıcılarına satmasına sebep olur. PitchBook verilerine göre, ABD ve Avrupa’daki özel sermaye fonları, 2022 yılına kadar ortalama altı buçuk yıl boyunca halka açık olmayan elinde tuttu, 2000 yılında ise bu şirketler dört yıldan biraz fazla süre bu şirketleri elinde tutuyordu. Euronext’ten Attia, "Özel yatırımcıların çıkışlarını desteklemek için doğru anları bulmamız gerekiyor" dedi.

Borsalarda listelenen şirketlerin toplam sayısı son yıllarda dünya genelinde azalıyor. Bunun sebebi kısmen kolay para döneminin sona ermesi ve şirket sahiplerin halka açılmadan sağlanan büyümelerini kolayca finanse edemeyeceklerini düşünmeleri. Ancak yine de Avrupa’daki durum ABD’dekine göre çok daha kötü bir halde.

Avrupa’daki umut vadeden ve içerisinde teknoloji şirketleri de bulunan birçok önemli marka halka arzdan vazgeçti. Bu şirketlerin arasında İngiltere merkezli kıyafet perakendecisi Farfetch, İsveçli müzik paylaşım platformu Spotify ve İsviçreli spor ayakkabı markası On Running de bulunuyor. Çip üreticisi Arm 2016 yılında SoftBank tarafından satın alınmadan önce Londra borsalarının en önemli teknoloji şirketlerinden biriydi. Şirket şimdiyse New York'ta yeniden listelenmeye hazırlanıyor.

BlackRock: Fed’in bıraktığı hasar henüz piyasalara yansımadı

 

Goldman Sachs'tan yatırımcılara üç farklı döviz işlemi tavsiyesi

 

Soros’un sağ kolu dolara cephe aldı

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)