SERAP SÜRMELİ – BORSAGUNDEM.COM SPYD Başkanı Arif Ünver üniversiteli gençlerle buluştu. Ünver, İstanbul Üniversitesi’nde okuyan kız öğrencilerinin bir araya geldiği ve eğitimden iktisata, tarihten müziğe her türlü etkinliğin düzenlendiği, üretkenliğin artırıldığı, yaratıcılığın geliştirildiği, paylaşımın kazandırıldığı Kampüs İstanbul’un daveti üzerine katıldığı seminerde ‘Sermaye Piyasaları’nı anlattı. Dernek üyesi üniversiteli kızlar, Arif Ünver’i pür dikkat can kulağıyla dinlerken, soru yağmuruna da tuttu.
Sermaye Piyasalarının Türkiye için önemini, gelişmesinin önündeki engelleri anlatan, foreks’e karşı uyaran, hisse senedinin bir yatırımcıya kazandırdığı hakları gözler önüne seren, mali okuryazarlığın kıymetini bir kez daha hatırlatan SPYD Başkanı Ünver, gençlerin, özellikle kız öğrencilerin büyük ilgisinden çok mutlu olduğunu söyledi.
Sermaye Piyasasını, “Sermayenin tabana yayılmasıyla yaratılan sinerjinin ülkenin ekonomik kalkınmasına katma değer yaratmasıdır. Asli amacı budur. Hisse senedi stoku gelişemediği için, maalesef ki Türkiye’de amaca hizmet etmiyor” sözleriyle tanıtan Arif Ünver, büyük bir ilginin olduğu seminerde gençlerle şu düşüncelerini paylaştı:
İŞTE ARİF ÜNVER’İN KONUŞMASI “Ülkemizin iki tane çok önemli sorunu var. Maalesef bunlar bir türlü aşılamadığı için arzu edilen seviyelere gelemiyor ve gelişmiş ülke statüsüne geçemiyoruz. Bu iki sorun nedir? Bir tanesi eğitim. Orta ikiden terk bir eğitim seviyesine sahibiz arkadaşlar. Ortalama Türkiye’nin eğitim seviyesi 5,5 yıl. Dolayısıyla en büyük derdimiz, sıkıntımız eğitim konusu. Bilgi seviyeniz ne kadar yüksekse ve nitelikliyse o kadar iyi. Burada hepiniz potansiyel anne adayı olarak eğitimin evde başladığını, öğrenimin okul çatısı altında devam ettiğini bilmeniz lazım. Dolayısıyla yetişecek nesiller çocuklarınızın niteliğiyle son derece yakından ilgili.
Diğer bir konu ekonomi. Arkadaşlar ekonomik refah düzeyi çok önemli. Çünkü şu an ülkemizde ve geçmiş dönemde de zarar veren bütün ideolojik yaklaşımlar parasızlıktan beslenir ne yazık ki. Ekonomik refahı yüksek olan mecralarda ideolojik sıkıntılar çok fazla olmaz. Onun için ülkemizin en önemli sorunu eğitim ve ekonomik refah düzeyidir. Dolayısıyla bugün konumuz olan Sermaye Piyasası son derece önemlidir.
Türkiye nüfusunun yüzde 75’i ancak hayatını idame ettirebiliyor. Kalan yüzde 25’lik kısım tasarruf edebiliyor. Ve yüzde 5-10’luk kısım Türkiye’nin ürettiğinin çok büyük bir kısmını tüketiyor ve oradan nemalanıyor. Dolaysıyla hane halkının alım gücü homojen bir dağılama sahip değil. İşte tam bu noktada Sermaye Piyasaları tabiatı itibarıyla gelir dağılımındaki dengesizlik dahil bir çok konunun çözümü ve ilacıdır. Bunun sebebi ise eğitim seviyesi ile ilgili. Şu ana kadar ülkemiz belirli bir seviyeye geldi. Fakat bundan sonra çıta atlayıp bir noktaya gitmesi için, artık nitelikli yaklaşımlara ihtiyacı var. Geleneksel yaklaşımlar ve metotlarla bir noktaya kadar geldi. Çok da büyük bir başarı…
HUKUKSAL BOYUTUN ÖNEMİ Değerli arkadaşlar; finansal sistemin bütününe ‘mali piyasalar’ denir. Ve bu mali piyasaların diğer adı ‘finansal piyasalar’dır. Bu piyasalar da ikiye ayrılır. Para Piyasaları ve Sermaye Piyasaları. Peki, aralarındaki fark nedir? Para Piyasalarında, kısa vadeli (1 yıl) fon arz ve talebi karşılaşır. Sermaye Piyasalarında ise uzun vadeli (2 yıl ve üzeri) fon arz ve talebi karşılaşır.
Türkiye’de Sermaye Piyasaları 1981 yılında kanun hükmünde kararnameyle ele alınıp çerçevesi çizilmeye başlamış bir mecradır. 1985 yılında da şu anki adıyla Borsa İstanbul kurulmuş ve 1986 yılında da faaliyetlerine başladı. Bu 25-30 yıllık süreç içerisinde maalesef istenmeyen bir takım sıkıntılar oldu. Neden bu sıkıntılar oldu? İşin hukuksal boyutu hazırlanmadan bu işlere girişildi ve yolda sıkıntılar yaşandıkça hukuksal yapı gelişti. Türk Milleti bu işlerden ciddi zararlar gördü. 25-30 yıllık bu süreçte bu kadar olumsuz yük ağır geldi ve maalesef Türkiye’de Sermaye Piyasaları gelişemedi.
Değerli arkadaşlar, sermaye piyasalarının iki tane asri ürünü var. Fon fazlası ve bu fona ihtiyacı olanların ilişkilerini resmiyete dökmek için kullandığı iki tane asri belge vardır. Birincisi borç alacak ilişkisi sağlayan ‘tahvil’dir. Diğeri de ortaklık ilişkisi sağlar, ‘hisse senedi’dir. Diğerleri bunlardan türemiş menkul kıymetlerdir. Bakın bir firmaya ortak olduğunuz zaman, ortaklık hakları doğar. Nedir bunlar? Ortaklık hakkı, mülkiyet hakkı, kardan pay alma hakkı, sermaye artırımlarına iştirak hakkı, tasfiyeden pay alma hakkı gibi bir takım haklarınız oluşur. Bir de oy hakkı vardır. Eğer bu haklarınız sağlıklı bir şekilde işliyorsa o zaman bu fon arz ve talep konusunda hisse senedi bacağında işler gayet iyi yürür. Ve büyüyerek devam eder.
SİYASİ MECRA BU İŞLERE ÇOK HAKİM DEĞİL Bakın arkadaşlar, nüfusun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede Sermaye Piyasaları son derece uygun bir modeldir. Çünkü paylaşımdan geçer burada yaratılan enerji. Sinerji, enerji yaratır.
Sermaye Piyasalarının gelişmesi Türkiye’de kimin işine gelmez arkadaşlar? Tabi ki bankaların işine gelmez! Neden? Sermaye Piyasaları olmazsa firmalar parayı bankalardan alacak değil mi? Kredi çekecek. Yani borç kalemini çalıştıracak. Çünkü ortaklık hakkı sağlayan hisse senetlerini bir borç alacak ilişkisi yok. Direkt öz kaynak yaratıyor.
Sermaye Piyasası hobi değil arkadaşlar. Türkiye için lüks de değil. Türkiye’de bir ihtiyaç. Bunların özünü algılayıp ülke içerisinde artması için “niteliğe” ihtiyaç var. Onun için toplumun genel bilinç ve eğitim düzeyinin yükselmesiyle ilgili. Bu son derece önemli arkadaşlar. Sermaye Piyasası da güçlü devlet, güçlü halk için olmazsa olmaz. Maalesef ki siyasi mecra bu işlere çok hakim değil. Hakim olması için gidip anlatmaya çalışıyoruz. Ama Türkiye hala geleneksel yaklaşımların içerisinde olduğu için bir türlü bunları geçemiyor. Bakın arkadaşlar, Türkiye’de bir siyasi çemberin içerisinde olmadan hiçbir iş yapamıyoruz. Bu çok kötü bir şey ve herkese zarar verir. Türkiye’nin dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmek gibi nihai hedefi var. Sermaye Piyasaları sağlıklı bir şeklide, arzu edilen amaca hizmet edecek şekilde gelişmezse, Türkiye’nin kesinlikle bu hedefleri gerçekleşmez. Bunun olmazsa olmazı bu.
“HALKA AÇILMA İŞİ İLERLEMİYOR” Bu hisse senetleri piyasası yeterli değil, onu büyütmeniz lazım. Nasıl büyüteceksin? Para kazanan firmalar halka açılmıyor. Niye açılmıyor arkadaşlar? İki sebebi var. Birincisi aile şirketi. İkincisi de sağlayacağı parayı nasıl kullanacağını bilmiyor. Çünkü Ar-Ge’leri yok bu firmaların. Dolayısıyla halka açılma işi ilerlemiyor. Peki, bunları nasıl halka açacağız? Bu insanlara teşvik verilmesi lazım arkadaşlar.
Bir de bu finansal okuryazarlıktan bahsetmek istiyorum sizlere. Aslında bunun doğrusu mali okuryazarlık. Bu konu çok çok önemli. Tabi halktan bahsediyorsak. Tek başına halkın finansal okuryazar olması hem mümkün değil, hem de yeterli değil. Neden mümkün değil? Neticede finansal okuryazarlık teknik bir kavram. Mali konuları okuyup algılayabilen ve neticesinde bir takım kararlar verip yola çıkan bir profilden bahsediyoruz. Sizin böyle bir profil olabilmeniz için 6,5 yıl eğitim seviyesi olan bir ülkede finansal okuryazarlık kavramı pek örtüşmüyor. Ancak spesifik bir kitleye hitap edebilir.
GELMİŞ, GEÇMİŞ EN İYİ SPK BAŞKANLARINDAN BİRİ Şu anki SPK Başkanı, gelmiş geçmiş en iyi SPK başkanlarından bir tanesi. Bir seneden beri görevinin başında. Hem çok beyefendi, hem de çok ciddi şekilde piyasaların lehine, elinden geldiğince düzenlemeler yapmaya çalışıyor.
Biliyorsunuz başta bahsetmiştim Sermaye Piyasalarındaki iki aktörden. Fon arz eden, talep eden. Şimdi bunlar başrol oyuncuları. Bir de bu ilişkinin yürütülebilmesi için yardımcı aktörler var. Kim bunlar? Düzenleyici, denetleyici otorite. Türkiye’deki haliyle SPK. Bir de piyasa işleticisi var. Kim bu? Borsa. Şu an Borsa İstanbul dediğimiz yer. Buna ‘piyasa işleticisi’ denir. SPK düzenleyici ve denetleyici otorite, Borsa piyasa işleticisi. Bir de bu ticari faaliyetin oluşmasına aracılık eden, eski adıyla Aracı Kurumlar yeni adıyla Yatırım Kuruluşları. 5 tane aktör var. Ayrıca kanunlarda kitaplarda olmayan çok önemli bir aktör daha var. Medya… Neden? Bilgi akışına da siz gerek yazılı gerek görsel medya vasıtasıyla ulaşırsınız. Dolayısıyla kitaplarda yazmayan aktör de medyadır.
“FOREKS PİYASALARI TEHLİKELİ, DİKKATLİ OLUN” Arkadaşlar bu aralar ‘Foreks’ adını çok duyuyorsunuzdur . Biraz da bundan bahsetmek istiyorum. Foreks piyasalarını bir bahis piyasası olarak düşünebilirsiniz. Bir takım öngörülere dayalı işler yapıyorsunuz Foreks’te. Bu piyasalar niye var? Aslında bu piyasalar reel sektör için var arkadaşlar. Ama Türkiye’de bu kumarhaneye döndü. Bireysel yatırımcılar orada ‘3-5 lira alayım, satayım, aradaki iniş çıkışlardan para kazanayım’ derdiyle, o piyasalara musallat oldu. Dolayısıyla bu piyasalar oldukça tehlikeli. Çok dikkatli olun. Ama amaca hizmet ederse sektör açısından sıkıntı yok.
Burada size neler düşüyor? Sermaye Piyasasının özüne inip, kavramaya çalışmanız lazım. Gerçekten hepinizin geleceği için çok önemli. Ekonomik olarak desteklenmeyen hiçbir ideoloji ve açılım başarılı olamaz. Bir de bu derslerinizde teorik ortamlarda önünüze sunulan, anlatılan veya okuduğunuz konuları sadece orada bırakmayın. Kurcalayın. Sorgulayın. Önünüze gelen her şeyin doğru olduğunu düşünmeyin. Sorgulamadan hiçbir şeye inanmayın. Tabi, hayatınızda bir katma değer yaratıp bu ülkeye, kendinize ve etrafınıza faydalı olmak istiyorsanız. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.”
“BU SEMİNERE KATILDIĞIM İÇİN ÇOK MUTLUYUM” Merve Fırat (İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü 1. Sınıf öğrencisi): “Bu seminere benim bölümümle ilgili olduğu için katıldım. Ve şu ana kadar bilmediğim birçok bilgi edindim. Buraya gelmeden önce araştırma yaptım ve Arif Hoca’yı ilk önce Twitter’da tanıdım. Seminere katıldığım için de çok mutluyum. Türkiye gündemiyle ilgili çok şeyler öğrendim. Biz okulda işin teknik kısmını görüyoruz. Arif Hoca burada daha içten, samimi örnekler vererek anlattığı için daha iyi anladım. Önümüzdeki senelere yönelik çok yararlı bilgiler edindiğimi düşünüyorum. Bunun için Arif Ünver’e ve Kampüs İstanbul’a teşekkür ediyorum.”
“MESLEKİ AÇIDAN VE TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU” Merve Yıldır (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü 2. Sınıf öğrencisi): Geçen sene Maliye Kulübünün Arif Hoca’yı davet ettiği bir seminere katılmıştım. Ve ilk olarak orada dinlemiştim Arif Hocamızı. Ama geçen sen o kadar iyi anlayamamıştım. Çünkü 1. sınıftaydım ve çok bilgim yoktu. Şimdi ise yavaş yavaş bazı şeyler oturmaya başladı. Zaten geçen yıl ilk seminerden sonra konuyla ilgili araştırmalar da yapmıştım. Şimdiki seminer benim için çok daha verimli geçti. Ama bugünden sonra da araştırmalar yapacağım çünkü, yeni yeni şeyler öğrendim. Hem mesleki açıdan hem de ülkem açısından bu konunun önemli olduğuna ben de inanıyorum. Bakın normalde bu saatte ders oluyor ve dışarda kar yağıyor. Bu kadar geniş bir katılım olması beni çok şaşırttı açıkçası. Çünkü çok ciddi bir konu ve bu katılımdan da belli oluyor.
Seminer bitiminde Kampüs İstanbul tarafından SPYD Başkanı Arif Ünver’e teşekkür plaketi sunuldu.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.