Merkez Bankası, 2013 yılı 2. Çeyrek Ödemeler Dengesi Raporu’nu yayımladı. Rapora göre cari işlemler açığı 2013 yılı ikinci çeyreğinde artış gösterdi. Altın ihracatının çeyreklik bazda son yıllardaki en düşük, ithalatının ise tarihsel en yüksek seviyede gerçekleşmesi cari açıktaki artışın temel nedenini oluşturdu. Altın hariç bakıldığında ise cari açıktaki artış düşük bir oranda gerçekleşti.
İç talep unsurlarının beklenenden daha yavaş bir toparlanma eğiliminde olmasının etkisiyle ithalat artışının düşük oranda gerçekleşmesi, ihracatın ise ivmesini kaybetse de artış eğilimini koruması, altın hariç dış ticaret açığının sınırlı oranda artmasına neden oldu. Öte yandan, turizm kaynaklı hizmet gelirleri son dönemdeki hızlı artış eğilimini bu dönemde de koruyarak cari dengeye verdiği olumlu katkıyı devam ettirdi.
ILIMLI VE İSTİKRARLI ARTIŞ SÜRECİ HIZ KAYBEDEREK DEVAM ETTİ İhracatta kriz sonrası dönemde başlayan ılımlı ve istikrarlı artış süreci bir miktar hız kaybetse de 2013 ikinci çeyreğinde de devam etti. Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapılan ihracat, bu ülkelerde finansal krizin etkilerinin azalma eğilimi göstermesi ile toparlanma eğilimini devam ettirirken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) ülkelerine yönelik ihracat bir miktar ivme kaybetti. 2012 yılı içinde yüksek düzeyleri ile ön plana çıkan altın ihracatı, 2013 yılı ikinci çeyreğinde tarihsel ortalamalarının da altına gerilemiş ve ihracat performansına yaptığı olumlu katkı azaldı. Ödemeler dengesi tanımlı ihracat kalemi içinde yer alan bavul ticareti gelirleri ise hızlı artış eğilimini korudu. İthalat harcamalarında 2012 yılı son çeyreğinde başlayan sınırlı artış eğiliminin yılın ikinci çeyreğinde de devam ettiği gözlendi. Bu dönemde, iç talep unsurlarının ılımlı bir toparlanma göstermiş olması ve enerji fiyatlarındaki düşüşün etkisiyle enerji ithalatının gerilemesi ithalat artış hızını sınırlayan temel faktörler oldu.
Öte yandan, altın ithalatı çeyreklik bazda tarihsel yüksek seviyelere çıkarak toplam ithalatı artırıcı yönde etki yaptı. Altın ithalatındaki hızlı artış, altının ons fiyatının hızlı bir şekilde gerilemesine paralel olarak gerçekleşmesi dikkat çekti.
HİZMETLER KALEMİNİN CARİ DENGEYE OLUMLU KATKISI ARTARAK DEVAM ETTİ Cari işlemler dengesinin dış ticaretten sonra en önemli belirleyicisi olan hizmetler kalemi, yılın ikinci çeyreğinde cari dengeye yaptığı olumlu katkıyı artırarak devam ettirmiştir. Turizm gelirlerinin 2013 ikinci çeyreğinde ortalama harcama tutarının iyileşmesinin etkisiyle yüksek performansını koruması, benzer şekilde turizm sektörüne bağlı diğer taşımacılık gelirlerinin hızlı artış eğilimini sürdürmesi, cari açığa olumlu katkı yapan önemli bir faktör oldu.
REZERV VARLIKLAR GERİLEDİ İkinci çeyrek sermaye girişlerinde tüm dünyada kriz sonrası oluşan temel eğilimlerin hızlı bir şekilde değişim gösterdiği bir dönem oldu. Mayıs ayı içinde Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası’nın (FED) küresel kriz sonrası izlemeye başladığı genişlemeci para politikasını yakın zamanda değiştireceği yönünde beklentilerin ortaya çıkması ile birlikte gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı başladı. Söz konusu süreç Türkiye’nin yabancı para borçlanma riskliliğini aynı doğrultuda etkiledi. Nisan ayında ikinci bir kredi derecelendirme kuruluşu tarafından Türkiye’nin yabancı para risklilik değerlendirmesinin “yatırım yapılabilir” düzeye çıkmasının da etkisiyle rekor düzeylere ulaşan sermaye girişleri, Mayıs ayında hızlı bir azalma gösterdi. Haziran ayında ise azalış devam ederken portföy cinsi sermaye girişleri de çıkış yönüne döndü. Ödemeler dengesi finans hesaplarına ana başlıklar itibarıyla bakıldığında, 2013 yılı ikinci çeyreğinde doğrudan yatırımların payı azalmaya devam ederken, portföy tarafında uzun bir süredir devam eden güçlü girişler “FED” etkisi ile dönemin sonunda çıkış yönüne döndü. Diğer yatırım girişleri ise yükümlülük ayağında yer alan mevduat girişlerinin yüksek seyrini korumasına rağmen, özellikle bankaların kısa vadeli kredi kullanımlarının azalmasının da etkisi ile bir önceki çeyreğe göre geriledi. Artan cari açık ile birlikte, sermaye girişlerinin azalış gösteriyor olması ikinci çeyrekte rezerv varlıkların azalmasına neden oldu.
Finansman unsurlarının kalitesi yönünden bakıldığında, yılın ikinci çeyreğinde tahvil ihraçlarının da katkısı ile bankacılık sektörü borç çevirme oranları yüksek düzeyde seyrederken, rezerv yeterlilik oranı bir önceki çeyreğe göre gerileme göstermiştir. Finansman kalitesinin diğer unsurlarında ise bir önceki çeyreğe göre önemli bir değişiklik gözlenmedi.
Doğrudan yatırım girişlerinde en önemli paya sahip Euro Bölgesi’nde ekonomik sorunların devam etmesi nedeniyle bu bölgeden ülkemize gelen doğrudan yatırımlarda görülen düşüş, yılın ikinci çeyreğinde de doğrudan yatırımlarda süregelen yavaş seyrin temel nedenini oluşturdu.
TÜRKİYE PORTFÖY GİRİŞLERİ VE ÇIKIŞLARI AÇISINDAN POZİTİF YÖNDE AYRIŞTI Kriz sonrası küresel ölçekte artan likidite, risk iştahındaki yükseliş ile beraber gelişmekte olan ülkelere yöneldi ancak, bu eğilim gelişmiş ülkelerin finansal piyasalarında görülen toparlanmanın belirginleşmesi ile birlikte 2013 yılı ilk çeyreğinde gerilemeye başladı. Nisan ayı içinde ikinci not artırımının da etkisi ile rekor düzeye ulaşan portföy girişleri Mayıs ayında hızla azaldı. Haziran ayında ise uzun bir aradan sonra ilk kez aylık bazda çıkış yönlü gerçekleşti. Öte yandan, Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinde, portföy girişleri ve çıkışları açısından bu dönemde de pozitif yönde ayrışmaya devam etti. Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında Türkiye’nin aldığı pay, 2013 yılı ikinci çeyreğinde artmaya devam etti. Diğer taraftan, portföy girişleri azalırken yatırım yapılan araçların vade yapısında bir önceki çeyreğe göre kötüleşme olmadı. Yılın ilk çeyreğinde bankaların yurt dışında tahvil ihraçlarını sürdürdüğü gözlendi. Bu çeyrekte Diğer sektörlerde yurt dışında yüksek tutarlarda tahvil ihracı gerçekleşti.
KREDİ TÜRÜ BORÇLANMALARDA ARZ YÖNLÜ BİR KISIT GÖRÜLMEDİ Gerek bankacılık sektörünün gerek diğer sektörlerin yurt dışından kredi türü borçlanmalarında, 2013 yılı ikinci çeyreğinde, arz yönlü bir kısıt gözlenmedi. Bankaların tahvil cinsi borçlanmaları dahil edildiğinde, Bankacılık sektörü borç çevirme oranının 100 seviyesinin oldukça üzerinde gerçekleştiği görüldü. Öte yandan, Bankacılık sektörü kaynaklı uzun vadeli kredi girişlerinin bu dönemde arttığı izlendi.
YURT DIŞINDAN UZUN VADELİ KREDİLER NET BAZDA ÇIKIŞ YÖNLÜ OLDU Rapora göre diğer sektörün temelde yatırımların finansmanı için kullandığı yurt dışından uzun vadeli krediler yılın ikinci çeyreğinde -net bazda- çıkış yönlü oldu. Ancak, diğer sektör bu çeyrekte yurt dışında yüksek tutarlarda tahvil ihracı gerçekleştirdi. Tahvil ihraçları da dâhil edildiğinde diğer sektörün borç çevirme oranının da 100’ün oldukça üzerinde gerçekleştiği görüldü. Nisan ayındaki yüksek sermaye girişleri nedeniyle önemli oranda artan resmi rezervler, diğer aylarda sermaye girişlerinin azalmasıyla birlikte Merkez Bankası’nın döviz piyasalarında gerçekleştirdiği satış yönlü müdahalelerin de etkisiyle dönem genelinde sınırlı bir düşüş gösterdi.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.