E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaYaşam-MagazinAli Saydam baba oldu---

Ali Saydam baba oldu

Ali Saydam baba oldu
20 Haziran 2011 - 10:17 borsaningundemi.com

Akşam Yazarı Ali Saydam 65 yaşında baba oldu!

65 yaşında baba olan ünlü iletişimci Ali Saydam, dördüncü kez babalık duygularını anlattı: Bir keresinde eşime, "Sen ne yapacaksın benden sonra, yalnız kalma ihtimalin yok mu?" dedim, eşim o gün karar verdi bebek sahibi olmaya...
Çocuk sahibi olmak kolay, baba olmak zordur
İletişim duayeni, AKŞAM Gazetesi yazarı Ali Saydam 65 yaşında dördüncü kez baba oldu. Babalar Günü'nden dört gün önce doğan Alinihat'ı kucağına aldıktan sadece bir gün sonra konuştuğumuz Saydam, 'Çocuk sahibi olmak kolay, baba olmak zordur' diyor.
İletişimci Ali Saydam, 15 Haziran günü AKŞAM Gazetesi'ndeki köşesinde 'Benden duyun, dedim... Bugün nasipse dördüncü kez baba oluyorum. Müthiş bir duygu. Yaşını başını almış tüm çiftlere tavsiye ediyorum. Allah kısmet ederse eşim, Alinihat'ı dünyaya getirecek. Heyecan dorukta. Çocuklarımla birlikte eşimin yanında olacağız. Ortalıkta gözükmezsek affola...' yazdı. Babalar Günü'ne birkaç gün kala dünyaya gelen Alinihat'a 'Hoş geldin' demek ve hayatının hep mühim dönemeçlerinde baba olan Saydam'la söyleşmek üzere kapılarını çaldık. Erkeklerin değil, kadınların esas kahramanlar olduğuna inanıyor Ali Saydam. 'Çocuk konusu söz konusu olduğunda kadınlara hayranlığımı bir kez daha belirtmek zorundayım. 'Böbrek taşı düşürmekle doğum sancısı aynıdır' diye benzetme yaparlar; bence yanlış, hiçbir şey onunla kıyaslanamaz. Biz erkekler bunu anlayamayız çünkü sadece iki ayrı cins değil iki ayrı türüz.'
Ali Saydam, Babalar Günü'nün önemine inanıyor ancak Türkiye'deki duruma ilişkin çarpıcı bir tespiti var: 'Babalar Günü, bizim toplumda çocukların babayı değil, babanın çocukları mutlu etmesi gibi algılanıyor. Tüm yılın her günü ailesi ve çocuklarına odaklanmış olan baba, Babalar Günü'nde kendisini merkezde görme şansına sahip değil.'
- Hislerinizden başlayalım, bebeğiniz henüz birkaç günlük, neler hissediyorsunuz?
Baba olma hissini dördüncü defa tadıyorum. Biri 1971'de, biri 1984'te, biri de 1991'de doğdu. Ve 2011; arada hep bayağı zaman geçerek baba oldum. İnsan olduğu yerde kalmıyor, sürekli değişiyor. Fikirleri, düşünceleri, duyguları değişiyor. Bazılarında tekamül ediyor, bazılarında da geriye düşüyor. O yüzden hepsinde farklı şeyler hissediyor insan.
HİSLERİM KARIŞIK HÜZÜN VAR TABİİ
- Bu kez ne farklı peki, diğer üç tecrübenizden?
Bunda daha az sorumluluk hissediyorum çünkü abileri, ablası var. Bersay İletişim Grubu var, dostlarım, eşim var. Daha az maddi sorumluluk hissediyorum. Tabii ileri yaşta baba olmanın getirdiği karışık hisler...
- Yaşınızla mı ilgili?
Oğlumun 40 yaşında ne yapıyor olacağını göremeyeceğim. 65 yaşındayım, Türkiye'de yaş ortalaması 72. Sırf matematiksel olarak bakarsak ortalama 7 yıl onunla birlikte olacağız. Fakat eşimin yanında olacağı duygusu bile bana özel bir mutluluk ve esenlik veriyor. Mesela büyük bir ihtimalle üniversiteyi okurken ben olmayacağım yanında. O heyecan ve duyguları da diğer çocuklarımda yaşadım, yaşıyorum, önümüzdeki üç, beş senenin tadını çıkarmak istiyoruz.
- 7 yıl dediniz ama sonuçta sizden daha genç babaların da bugünden yarına bir garantileri yok. 
Tabii, kimse bunu garanti edemez. Türkiye ortalamasına göre söyledim ama belki daha kısa, belki daha geç olacak.
BENİ YAŞATACAK İNSANLAR VE ESERLERİM VAR
- Bu durum size hüzün veriyor mu?
Veriyor, vermez mi! Ancak, vefat ettikten sonra sevenlerinizin sizi yaşatacağını biliyorsanız; yok olup gitmeyecekseniz; madden bu dünyadan çekildikten sonra bir anda vücudunuzla beraber arkanızdaki her şeyin, hiçbir şey olabileceği düşüncesinden sizi sıyırıp alan bir şeyler varsa, o zaman o hüzün azalıyor. Bunu, herkes tarafından çok rahat anlaşılmayacağını bilerek söylüyorum. 
- Sonuçta, kitaplarınız, yazılarınız, yetiştirdiğiniz arkadaşlarınız, öğrencileriniz var...
Bersay İletişim Grubu, Bersay İletişim Enstitüsü, yazdığım iki kitap, AKŞAM Gazetesi'nde yazdığım 1.500'e yakın makale, üniversitelerde verdiğim dersler, öğrencilerim, televizyon programları... Bir de eşim ve çocuklarım; bunların hepsini bir araya getirdiğinizde bir süre daha beni yaşatacaklarını düşünüyorum. Önümde henüz zaman varken, yaşatılma sürecime katkı sağlayacak şeyler yapmak beni mutlu ediyor. İşte Alinihat'ın doğumu da bu mutluluklardan biri. Almanların lafıdır; 'Baba olmak kolaydır ama baba olmak zordur'. Yani çocuk sahibi olmak zor değildir ama baba olmak zordur. Çocuklarına ve ailesine bırakabileceği fıstık bahçesinin yetişmesi için ömrünün 10 senesini vermiş bir çiftçi de dediğim konseptin içine girer.
- Eşiniz Arın Hanım'ın duyguları nasıl, neler hissediyor?
Valla eşim uzun bir süre çocuk istemedi. Aklında daha çok beraberliğin tadını çıkarmak vardı kendi ifadesine göre. Bir keresinde aramızda bir konuşma geçmiş, demişim ki 'Sen ne yapacaksın benden sonra, yalnız kalma ihtimalin yok mu?' 'O gün karar verdim bebek sahibi olmaya' diyor. Kadınların geç çocuk sahibi olmaları bir hayli zor tabii. Mutlaka erken yaşta siz de ikinci bir çocuk daha yapın. Pek niyetli görmüyorum sizi...
EŞİM KAHRAMANCA MÜCADELE ETTİ
- Doğru pek niyetim yok; bu tempoda çalışırken öyle zor ki...
Ben büyük aileden yanayım. Şu an çocuk nereye geldiğini bilmiyor ama buna rağmen şu tablo bile beni mutlu ediyor. Yardımcılar, eşimin annesi, evde bir hayli kalabalığız. O kalabalıkla büyüdüm ben de zaten. Eşim netice itibarıyla çekirdek ailede kendisini daha iyi hissedeceğini düşünmüş olacak ki, karar verdi ve çok kahramanca mücadele etti.
- Bu ilk deneme değildi öyle  değil mi?
Bu dördüncü denemesiydi, üç düşük yaşadı. İkisi normal düşük, birinde müdahale edilmek zorunda kalındı. Modern tıp, önceden belirliyor doğacak bebeğin sağlığını; amniyosentezde 22. kromozomda bir anomali çıktı. Tüm bu süreçlerde bayağı üzüldü, acı çekti. Kadınların kahramanlıkları, çektiği acılar kıyas kabul eder bir şey değil. O yüzden her türlü iltifat, anlayış ve şefkati hak ediyorlar. Hayat müşterektir lafı tamamen palavra. Hayat müşterek falan değil, kadın odaklı bir hayat yaşanıyor.
- Bebeğin bakımıyla çok fazla ilgilenmeyeceğim diye şerh koymuştunuz, bu nedenle mi böyle davranmayı seçtiniz?
Evet, yalan çünkü; 10 milyon erkekte bir tanesi, kadın kadar çocuğa bakıp onunla ilgilenebilir. Ultrasonda görüyorsunuz, ufacık bir şey ama kalbi pıt pıt atıyor, onu büyütüyor, midesi bulanıyor, orası burası kanıyor, sonra doğuruyor, ne büyük zahmet! Sonra neymiş? Erkek de aynı şeyi hissedecekmiş bebek doğarken!
- Girdiniz mi siz doğuma?
Girmedim, sezaryenle doğdu çünkü.
Diğer üç çocuğumda yaptığım hataları yapmayacağım
- Önceki evlatlarınızın büyüme süreçlerinde şunu yanlış yapmıştım bunu Alinihat'ta yapmayacağım dediğiniz şeyler var mı?
Çok şey var, fazla zaman geçirmedim onlarla, Alinihat'la daha fazla vakit geçirebileceğim. Ama bu ondan önceki çocuklarımı daha az sevdiğimden değil. Şu anda zamanı yönetebilme şansım daha çok, o dönemlerde zaman beni yönetiyordu. Keşke o dönemde de zamanı yönetmeye çalışsaydım. İkincisi genç yaşta çocuk sahibi olmamak lazım çünkü çok hata yapabiliyor insan. İlk eşimle evliliğimizde, oğlumuzun büyümesi ve gelişmesi sürecinde çok hata yaptım, sonra da boşandık zaten. Boşandığımızda oğlum 6 yaşındaydı, şimdi 40 yaşında. Orada bir sürü sorumluluk hataları ve beceriksizlikler vardır. İkinci evliliğimde ve diğer iki çocuğumda böyle majör hata yok; fakat tadını az çıkarmışım. Şimdi onlara her zaman daha çok vakit ayırmaya çalışıyorum, birinci önceliğim onlar.
- Diğer çocuklarınız Alinihat'ı hangi duygularla karşıladılar?
Sorsanız 'şahane, mahane' diyeceklerdir ama bence başta istemiyorlardı. Fakat eşimin hamile olduğunu duydukları andan itibaren müthiş sevindiklerini düşünüyorum. Küçük oğlum Engin 19 yaşında, şimdi onun küçüğü geldi. Ablası Deniz de öyle; çok mutlular.
- Büyük oğlunuz neden yanınızda olamadı? 
O İngiltere'de, onunla fiziki temasımız zayıf.
Şu dağı yalayarak eriteceksin deseler Bismillah de başla!
- Sizin nasıl bir aileniz vardı?
Kalabalık; üç kardeştik, Kilis'ten akrabalarımız gelirdi. Baba figürü, babamda da babamın babasında da annemin babasında da çok baskındı. Babamdan roman yazılır tabii... Fransa'da yaşadığı sırada, Hitler döneminin zulmünü yakından görmüştü. Demokrasiden yana ve faşizme karşı olma konusunda çok öğüt verirdi.
- Babanızdan aldığınız en öneli öğüt neydi?
'Pantolonunu oturarak giy, ayakta giyme yırtarsın'dan tut, her konuda öğütleri vardı. En büyük öğüdü şuydu, çok da söylerdi: 'Şu dağı yalayarak eriteceksin deseler Bismillahirrahmanirrahim de başla yalamaya; nasılsa Allah sana yolda onun bir kolaylığını gösterir.' Bu öğüdü bende, bir işe başlama konusunda çok önemli bir refleks oluşturmuştur. Genelde boyundan büyük işlere kalkışma derler ya, babam tam tersini söylemişti. Babam makine mühendisiydi ve üniversitede ders veriyordu. İşten eve dönerken bakkaldan bir şey alır; 25 kuruş  borcu kalır. O zamanın parasıyla da çok küçük bir miktar. Eve gelir gelmez, al şu parayı bakkala götür derdi. Bakkal 10 dakikalık mesafede, yarın okula giderken bırakırım derdim; kabul etmezdi: 'Ya yarına uyanamazsam; borçlu kalırız.' Hiç kimseye borçlu kalmamak da ondan öğrendiğim en önemli şeylerden biridir. 
- Sizin Alinihat'a öğütleriniz, neler olacak?
Çok var özellikle yeni kitabımda yüzlerce var.
 -Ama özellikle şunu unutmasın, hayatının düsturu yapsın diyeceğiniz nedir?
Hayattaki bütün ekonomik ve fiziki faaliyetler üç alanı yaşayabilmek adına yapılmalı. İlim, irfan ve sanat. Bunu diğer çocuklarımın beyinlerine kısmen soktum ki onlar ben olmasam da ötekinin kafasına bunu sokarlar.
- 20 yaş, 30 yaş ve 40 yaş gibi dönemleri için şimdiden birer mektup yazmak ve o günlerde okumasını sağlamak gibi bir planınız var mı?
İyi fikirmiş, yapılabilir ama  onun o yaşlara geldiğinde hangi tekamül düzeyinde olacağını bugünden kestirmek çok zor. Her insanın bir kepçesi var ve kepçenin aldığı kadarını alabilir ancak. 'Eş ve Müşteri Nasıl Kaybedilir' kitabımda, örnek verdiğiniz gibi her yaş döneminde alabileceği lezzette düşünce ve anlayış kırıntıları var.
Çekirdek aile olmasa Babalar Günü'nün anlamı olmaz
- Alinihat, size Babalar Günü hediyesi gibi geldi...
Evet, enteresan bir şekilde. Doğum günü hep de Babalar Günü'nün civarında olacak.
- Sizin için ne ifade ediyor Babalar Günü?
Ticari tüketim toplumunun icadı; çünkü geçmişi o kadar eskiye gitmiyor. Uydurulmuş bir şey ama kötü de değil. Kutlanmalarına karşı değilim, yılda bir kere hiç olmazsa babalar oturup düşünmeli; 'Biz ne yapıyoruz bu dünyada.' Çekirdek aile olmazsa Anneler ve Babalar Günü'nün hikmeti olmaz. O yüzden çekirdek aileye tam olarak sahip çıkılması gerek ve tabii hediye almaya da bayılıyorum.
- Neler alırlar size ya da siz ne almalarını tercih edersiniz?
Bana hediye almak da zor çünkü yaş ilerleyince insanın beğenme kriterleri de değişiyor. Bilmiyorum ama kalemlere düşkünümdür. Bir de beğendiğim bir tekstil markası var, oradan kazak, hırka bir şeyler alırlar. Heyecanla bekliyorum.
- İletişimci olmak aile içi iletişimi kolaylaştırıyor mu?
Her jinekolog iyi bir aşık olamaz. Her psikiyatr da mutlu insan değildir. İletişim bir teknik; otomobil kullanmak gibi. İletişim bilmek iyi bir araçtır ama sizi sonuca götürmez. Sonuca götürecek şey, ruhunuzun tekamülüdür. Neticeyi belirleyen teknikler değil işin özüdür...

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)