İçişleri Bakanı Efkan Ala, 2002'den bu yana AK Partililerin ortaya koyduğu emeğin, sadece Türkiye'deki vatandaşların, 77 milyonun huzuru için değil aynı zamanda bölge için önemli olduğunu söyledi.
Yüksekova'da 3 askerin şehit edilmesini ilişkin Ala, "Dün alçakla bir saldırıyla üç jandarmamız, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde alışverişe çıktıkları sırada, yüzleri kapalı korkak kimseler tarafından, teröristler tarafından saldırı düzenlenerek şehit edildiler. Kendilerine Allah'tan rahmet diliyorum. Arkada bıraktıklarına yakınlarına başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağolsun diyorum. Bu millet, tarih boyunca tarihi yazarken çok badirelerle karşılaştı. Onların hepsini, kendisine yakışır bir tutumla bir vakarla aşarak yoluna devam etti" diye konuştu.
Bakan Ala, Türk milletinin, üç kıtada adaletle hüküm sürdüğü dönemlerdeki gibi aynı kararlığa sahip olduğunu ve geleceğe aynı emin adımlarla yürüdüğünü belirterek, "Biz bu adımlarla geleceğe yürürken, önümüze çıkabilecek problemleri, engelleri tuzakları, provokasyonları elbette biliyoruz ve bunları dikkate alarak yolumuza devam ediyoruz" ifadesini kullandı.
Yakalanan istikrarın Türkiye'nin en önemli varlığı olduğunu vurgulayan Ala, bütün engelleme girişimlerine rağmen bu istikrarı sürdürmek adına büyük çaba harcadıklarını anlattı.
Türkiye'de 2002'den beri milletin aleyhine hiç karar almadıklarını ve yollarına devam ettiklerini vurgulayan Ala, şöyle konuştu:
"Yolumuzu, sistem, statüko, müttefikleri ve diğer siyasi partiler, açtılar kolaylaştırdılar mı? Hayır. Dışarıdan gelen saldırılara bir şey söylemiyorum. Zaten onlar beklenir ve topyekun, 77 milyon mücadele etmeliyiz. Eğer mücadelede geri kalan varsa onu ayıklamalıyız. Madem ki, 2002'den beri biz topyekun olarak milletimizin, seçmenlerimizin yüzde 50 desteğini alan bu hareket, sürekli doğru adımlar atıyor o zaman nasıl oluyor da o tarihten önümüzde sürekli statüko ve müttefikleri tarafından engeller konuluyor. Ne yapmıştık da yüzde 50 oy almış bir partiye kapatma davası açılmıştı. Nasıl bir oyunun içinde yer alındığını hatırlatmak için söylüyorum. Ne yapmıştık da 367 garabeti kararı alınmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhtıralar. Baktılar ki bu böyle olmayacak başka yönlere işi kaydırdılar. Biz hepsini aşarak, dimdik ayakta durarak yolumuza yürüdük. 'Beraber ıslandık bu yağmurda' diyoruz ya, sadece yağmur değil dolu, yukarıdan statüko ve müttefikleri ne varsa attılar."
TÜRKİYE'NİN 2 TEMEL KONUSU Ala, Türkiye'nin siyasal istikrarından daha kıymetli bir şey olmadığına dikkati çekerek, "2 temel konusu vardır Türkiye'nin. Bu iki temel konuyu çözüp, yolumuza devam edersek. İki prangayı ayaklarımızdan söküp atarsak, gerçekten Türkiye'yi kimse tutamaz. Bunu sadece biz değil, bize provokasyonları yapanlar da biliyor" dedi.
Bunlardan birincisinin, 77 milyonun zihnini meşgul eden, zihnine pranga vurmaya çalışan din ve vicdan özgürlüğü olduğunu belirten Ala, şöyle devam etti:
"İki temel ana aks üzerinden bu statüko, sürekli düşman üretti. Sürekli düşman üreterek, onlarla mücadele edip mücadele ettiğini göstererek, kendi lüzumsuz varlığını devam ettirmeyi bir politika olarak bizim önümüze koydu. Allah'a şükür bu konuda Türkiye, dünya standartlarının da üzerinde bir özgürlük ortamını yakaladı. Bu özgürlükleri ülkeye getirdik ve milletimize hediye ettik. Bunun altındaki imza bize ait. Başörtüsü sorunu çözüldü, diğer alanlarda insanların okullarda tercih yapabilmelerine imkan getirildi. Diğer sorun da etnik kimlik sorunu diye tanımlanan ve terör sorunu olarak kendini gösteren terör belası. Daha önce denenmemiş yöntemleri, Türkiye'ye çok ağır maliyetler ödetmiş, çok şehidimize, insan ve ekonomik kayba yol açmış ama sonuç alınamamış yöntemleri değiştirerek, çok az maliyetle çözüme ulaştıracak inisiyatifi almaya başlayınca bu sefer başka bir kanaldan devreye girdiler. Biz başka ülkeleri arabulucu olmaktan çıkarıp, Oslo görüşmeleri başlayınca hemen arkasından MİT operasyonunu, bu paralel yapıya yaptırdılar. Kimin kiminle işbirliği içinde olduğunu kimin kimin oyuncağı olduğunu çok iyi anlamak lazım."
Ala, 2009'un başında "One minute" olayının yaşanmasından sonra bazı gelişmelerin ortaya çıktığını dile getirerek, "2009'un ortasında bu meseleyi çözelim, terör meselesinden kurtulalım diye bir proje açıklanıyor. 2009'un kasımında dinlemeler ve ardından dosyalar tutulmaya başlanıyor. 2010'da dinlemeler başlıyor ve 2012'de MİT operasyonu, arkasından bu da aşılıyor. 8 Mayıs 2013'te geri çekilme başlıyor" dedi.
GEZİ OLAYLARI Bunun hemen arkasından Gezi olaylarının başladığını ve vandalların ortalığı yakıp yıktığını vurgulayan Ala, bu yıkma yakmaların arkasından sonbaharda geri çekilmenin fiilen durdurulduğunu ve terör örgütünün "tekrar bu konuda adım atmayacağını" söylediğini kaydetti. Konuşmasında "Gezi olaylarında ne vardı?" diye soran Ala, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gezi olaylarının gerekçesi olabilir mi? Hiçbir gerekçe bu şiddetin, vandalizmin gerekçesi olamaz. O kadar kritik bir karar almışız ki, kritik noktaya getirmişiz ki, Türkiye hiçbir Türk'ün, Kürt'ün, hiç kimsenin, 77 milyonunun yararına olmayan bir bataklığın içinde, biz bundan çıkarmaya çalışıyoruz ve mesafe almışız. Karar alınmış dışarı çıkılıyor ve bu olaylar oluyor. Bu olaylar, böyle kritik karar alındığının ertesinde muhalefet partileri tarafından 'biz de Taksim'e çıkacağız' diye desteklendi. Beklenildi ki, çok önemli meselede vaziyet alınmış, Türkiye inisiyatif almış bir sonuca ulaşmış, derhal herkes sokaklardan çekilsin buna fırsat verelim. Bir ana muhalefet partisine düşen bu değil midir? Ama yok. Ne var Taksim'de? 'Ben de Taksim'e çıkacağım.' Çıktın ne oldu? Sonuç bu. Bu iyi bir şey mi? Gözün aydın olsun diyen bir Allah'ın kulu var mı?"
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.