E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaGündemAK Parti'de tasfiye süreci başlıyor mu---

AK Parti'de tasfiye süreci başlıyor mu

AK Parti'de tasfiye süreci başlıyor mu
22 Mayıs 2017 - 03:14 borsaningundemi.com

Hürriyet yazarı AK Parti'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden genel başkan seçilmesiyle başlayan yeni dönemi değerlendirdi. İşte Yetkin'in o yazısı:

Üzerinden beş hafta geçtikten sonra 16 Nisan referandumunun ilk gereği dün, 21 Mayıs’ta yapıldı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı oldu.

Bu yalnızca AK Parti’de İkinci Erdoğan Dönemi olarak tanımlanmanın çok ötesinde anlamlar taşıyan bir gelişme.

İkinci Erdoğan Dönemi olduğu doğru, ancak referandumla gelen Anayasa değişiklerinin ilk somut uygulama adımı olan dünkü Genel Kurul, aynı zamanda Türkiye’deki sistem değişiminin ikinci aşamasının da tamamlandığını gösteriyor.

İlk adım yürütme yetkilerinin cumhurbaşkanı elinde toplanmasıydı, ikincisi de partili cumhurbaşkanı hedefinin gerçekleşmesi oldu. Sırada başbakanlığın kaldırılması ve 600 kişilik Meclis’in kurulması var, diğer uyum yasası adımlarının arasında.

Erdoğan dünkü konuşmasında bu sistem değişikliğin en önemli ayrıntılarından birisini net bir şekilde vurguladı: başbakanlığın kaldırılması ve parti başkanı olmaya izin çıkması sonucunda artık herhangi bir partinin iktidar olması için yüzde 50, artı 1 oy gerekecek.

Cumhurbaşkanı bunun koalisyon dönemlerini bitireceğini ve partilerin kendi ideolojileri ötesinde seçmen kitlesine ulaşmaya, dolayısıyla daha kapsayıcı, kucaklayıcı olmaya zorlayacağını söylüyor.
Ancak kapsayıcı ve kucaklayıcı yaklaşımı AK Parti’nin dün oylanıp kabul edilen yeni yönetim listesinde görmek, eski haline göre daha zor.

Siyaset kulisinde son günlerde iki tür yorum ortaya çıkmıştı. Bazı AK Partililer daha “kapsayıcı” isimler bekliyordu. Beşir Atalay’ın, hatta Ahmet Davutoğlu’nun dahi yönetime yeniden alınacağı beklentileri fısıldanıyordu.

Bir kesim ise tersine Erdoğan’ın önündeki zorlu dönüşüm sürecini kolaylaştırmak için siyasete gözünü kendisiyle açmış ve söylediklerini sorgulamadan, süratle yapacak kadrolara ihtiyacı olduğunu söylüyordu.

Bence de zamanın ruhuna daha uygun düşen ikinci seçeneği tercih etti Erdoğan; bence başından beri de zaten aklındaki buydu.

Çünkü Erdoğan klasik siyasi lider tipi; gücü eline geçirdiği an -ki referandumla geçirdi- onun niceliğine değil, niteliğine bakıyor ve ‘Ne olur, ne olmaz, bir aksilik çıkmasın’ anlayışıyla bir an önce uygulamak istiyor. Süleyman Demirel de, Bülent Ecevit de, Turgut Özal da böyleydi; Necmettin Erbakan böyle değildi mesela. Erbakan “kadayıfın altı kızardı, üstü kızaracak” diyen tip siyasetçiydi. Erdoğan ise daha çok “Atı alan Üsküdar’a geçer”, “Demir tavında dövülür” tipi.
Parti yönetimini şekillendirmesi de buna uygun.


Ben tasfiye diyorum ama siz bu sözü sert buluyorsanız “evde bahar temizliği” gibi ılıman bir tanım da kullanabilirsiniz, fark etmez, işlem aynı.

Muhalefet partilerinin, CHP, MHP, HDP, hepsinin 15 Temmuz’dan bu yana söylediği “Hani FETÖ’nün siyasi ayağı?” sorusunun cevabı da bu süreçte verilebilir, bürokraside yargıda yapılmak isteyip yapılamayanlar da artık daha rahat yapılabilir.

Yeni dönemin alametifarikası olacak adımlar görebiliriz yakında.

Başbakanın “merhamet değil, adalet” sözü çok şey anlatıyor aslında; buzdağının su üstündeki ucu gibi. Yarı adalet vaadi, yarı tehdit içeriği var.

Bunun mutlaka toplumun diğer alanlarına da yansıması olacaktır. Erdoğan dün herkes istediğini söyleyebilecek diyordu ama 20 Mayıs günkü Sözcü gazetesi, 19 Mayıs’taki baskını protesto için beyaz çıktı. Cumhuriyet gazetesinin içinde bulunduğu durum ortada... “Yazdıkları nedeniyle değil, terörizm” söylemi giderek içi boşalıp, ikna edicilikten uzaklaşıyor. Erdoğan’ın genellemeci bir anlayış yerine iyiyi kötüden ayırt edici bir yaklaşımı artık tek başına başında olduğu yönetime hâkim kılmasının zamanı geldi de geçiyor.

Bunu söylemekle birlikte asıl değişimin siyaset kurumunda olacağını görmemiz lazım.
Mesela bakanlar kurulunda değişikliklere gidilebileceği, Meclis dışından, belki Cumhurbaşkanlığı danışmanları arasından bazı isimlerin bakan olarak atanabileceği konuşuluyor.

Belediyeler bir gayya kuyusu. Belediyecilikten gelen Erdoğan’ın belediyelere nasıl neşter atacağı, parti içi yerel güç odaklarını nasıl disipline alacağı merak konusu…

Türkiye her bakımdan yeni bir döneme giriyor. Bu dönemin belirlenmesinde önümüzdeki altı ayın belirleyici olduğunu söyledi Erdoğan.

Bu da bizi Kasım 2017’de yeni bir aşamayla karşı karşıya getirecek. Kasım 2017’de Türkiye’yi ne bekliyor.

Bana kalırsa bunun cevabı, tamamen olmasa da kısmen Erdoğan’ın 25 Eylül’de Brüksel’de hem NATO muhatapları hem de daha önemlisi –uzun aradan sonra- AB yetkilileriyle yapacağı görüşmelerden sonra şekillenmeye başlar.

Erdoğan’ın dünkü konuşmasında Avrupa Birliği ile ilişkilere bu kadar yer ayırmasının Tesadüf olmadığını düşünüyorum.

Sanıyorum Erdoğan AB ile işlerin gidişatını yalnızca dış politika değil, iç politikada atmayı düşündüğü bazı önemli adımlarla ilişkilendiriyor.
Dolayısıyla iç politika açısından da “ucu açık” sürprizlerle dolu bir süreç var önümüzde.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (9)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Ziya Aşkın 22 Mayıs 2017 21:45

    BankAsya'ya elektrik ve su faturalarını yatıranlar içerdeyken, BankAsya kurucusu Baba Kavurmacı ve Fetö finansörü oğul Kavurmacı dışardaysa... 2019 da Hüsran olur

  • Hayri kocaslan 22 Mayıs 2017 21:43

    Üsküdar'da çıkan %54 hayırın, İstanbul'da çıkan %51 hayırın… Velhasıl, gözle görülür düşüşlerin, ciddi başarısızlıkların hesabı sorumlularından birer birer sorulmayacaksa. Kadir Topbaş görevde kalırsa 2019 için tehlike çanları kapıda demektir.

  • SELİM AKSOY 22 Mayıs 2017 21:41

    Seçmen şunu söylüyor: biz Recep Tayyip Erdoğan'ı istiyoruz fakat Ak Parti teşkilatı içindeki Akp lileri istemiyoruz.

  • Derin22 Mayıs 2017 21:38

    Kadir Topbaş'ın bütün sırları damadı Ömer Faruk Kavurmacı'da. Sağlık sorunu bahane. FETÖ ve Damat şantaj yaptı, Yargı da bunlara boyun eğdi. Ömer Faruk Kavurmacı fiilen serbest kalırsa, toplumdaki "Ak Parti FETÖ ile değil Masumlarla Mücadele Ediyor" algısı büyür.

  • Kendileri öyle diyo22 Mayıs 2017 12:09

    Akepe içinde Fetö cü yokmuş.Kimi tasfiye edecekler.

  • recep22 Mayıs 2017 11:13

    akpnin içine biraz mhp biraz hdp kaçmış : )

  • hoca22 Mayıs 2017 11:13

    ya ben de hep onu diyorum. bu akpliler kalitesiz. alternatif olmadığı için seçiliyorlar. biraz nitelikli adam koysunlar partiye

  • Tosbik Osman22 Mayıs 2017 11:12

    zaten son 5 yıldır partide yer alan kişiler kalitesizdi. inşallah reis artık kalilteli birilerini bulur. hep kandırılmaktan bıkmıştır umarım

  • ahmet engin22 Mayıs 2017 06:57

    Gelecek olan her sey yakindir... Beklenenler bir bir gerceklesecek. Durmak yok yola devam...