AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nureddin Nebati, dövizdeki oynamanın siyasi nedenlere dayandığını belirterek, hedefin AK Parti olduğunu söyledi. “Dövizdeki oynama ekonomik değil tamamen spekülatif" diyen Nebati, bu dalgalanmanın 7 Haziran seçimlerine kadar sürebileceğini, seçimlerden sonra yine eski seviyesine geri döneceğini kaydetti. AK Parti İstanbul Milletvekili Nebati, Ankara temsilcimiz Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya’nın sorularını yanıtladı.
►Faiz tartışmalarının piyasalara ciddi yansımaları var. Reel sektörden gelen bir isim olarak ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de bir gerçek var: Biz üretim yapmak zorundayız. Tasarruf oranı hala yüzde 12’lerde, faiz oranları yüksek. Reel sektörde özellikle KOBİ’lerde önemli bir maliyet unsuru olan faizleri düşürmemiz gerekiyor ki nefes alabilsinler ve borçlanma oranları düşsün. Böylece maliyet de düşeceği için üretime katkı sağlanmış olur, kârlılık artar. Bu durumda fiyatlar kendiliğinden düşeceğinden bu da enfl asyona yansır. 2001 yılında gayri safi milli hasılanın faize ayrılan kısmı yüzde 17.1 iken şu anda yüzde 3.4’e indi. Bu da demek oluyor ki aradaki 14 puan yatırımlara gitmiş. Havaalanları, otoyollar, hastaneler yapıldı, yani bu pay milletimize refah artışı olarak geri döndü.. Normal şartlar altında faizin yavaş yavaş düşürülmesi ve Türkiye’nin artık sıfıra yakın reel faizlere alışması lazım. Yunanistan batık, AB’nin önünde diz çökmüş, borç parayla geçinen bir ülke durumundayken yüzde 0.9 reel faiz uyguluyor. Ben neden bu kadar faiz ödeyeyim? Şu anda reel olarak ciddi bir faiz ödüyoruz çünkü Merkez Bankası’nın gösterge rakamları reel piyasada geçerli değil. Piyasada ödenen faiz oranı yüzde 12-13’lerde. Orta ve küçük işletmelerde bu oran yüzde 15-20 gibi rakamlara ulaşabiliyor. Bankaların karlılığına bakıyorsunuz rekor düzeyde. Bu karlılık tamamen orta ve küçük boy işletmelerden elde edilen faiz gelirleri ile sağlanmış. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz oranını düşürmesi lazım. Cumhurbaşkanımız siyasetin içinde olmasına rağmen reel sektörden gelen bir isim ve reel sektörü çok iyi dinliyor dolayısıyla bu gerçeği çok açık şekilde dile getiriyor.
►Yapılan açıklamalar bir maliyet oluşturuyor, yöntemde bir sorun yok mu?
Cumhurbaşkanı'nın üslubu bu, tespit ettiği ve inandığı şeyleri yüksek sesle, net söylüyor, saklamıyor açık bir şekilde söylüyor. Döviz rakamlarının yükselmesi her halükarda ülkenin total borcunu artırmış oluyor ama baktığınız zamanda Türkiye’ye giren ve çıkan paralar öyle milyar dolarlar değil ki. Belli ki birtakım odaklar bunu iyi kullanıyorlar. Ben yaz aylarına doğru döviz fiyatlarının biraz aşağı çekileceğini düşünüyorum. Bir de şuna bakmak lazım; dolardaki bu yükseliş, Sayın Cumhurbaşkanının söylemlerinden dolayı olmadı ki. Merkez Bankası uzun yıllar faizleri baskıladı. Reel sektör ve ihracatçıların itirazlarını dikkate almadı. Döviz fiyatları yükseldiği zaman bizim ihracatımız her halükarda artar, ihracata dayalı bir ekonomimiz var ihracat ne kadar artarsa o kadar iyi. Yıllarca döviz fiyatları dediğimiz zaman kızıyorlardı. 1.8’e döviz olur mu yok böyle bir şey. Doları günlük bırakacaksın, niye oynuyorsun? 1.8’den, 2.5’e bir yılda değil de 3 yılda gelmiş olsaydık, bugün biz döviz fiyatlarını konuşur muyduk? Çünkü ihracatçı şu anda yurtdışına fiyat veremiyor. Sadece döviz fiyatının yüksekliğinden dolayı değil ki euro-dolar paritesi söz konusu. Nasıl fiyatlandırma yapacak? Uzun zamana yayılan standart bir yükseliş ritmi olsaydı ihracatçı da, üretici de, ithalatçı da ona göre hesap yapabilecekti.Yaz aylarında dolar yine 2,30-2,40’lar seviyesine düşecektir. Bu oynama ekonomik değil tamamen siyasi, spekülatif. “7 Haziran’a kadar AK Parti’yi ne kadar sıkıntıya sokarsak o kadar zarar verir oy oranını aşağı çekeriz” anlayışı var. Şu anda muhalefet partilerinin ve uluslararası güçlerin “CHP nasıl iktidara gelir” diye bir düşüncesi yok ki AK Parti’yi nasıl aşağıya çekebiliriz hesabı içindeler. Birinci hesap AK Parti 330’u aşmasını ve yeni anayasa yapmasını engellemek, ikinci hesap ise 330’un altında hatta 300’lerin altında kalmasını sağlamak. 7 Haziran akşamından sonra döviz fiyatlarının düşeceği çok açık. Spekülatif olarak belki 2.70’lere kadar çekerler çünkü elde edecekleri bir kazançları olacak, sonra pat diye inecek. Bunu görmek için ekonomist olmaya gerek yok. Altın fiyatları da aynı durumda. Dövizi yükseltiyor, tabii bu enflasyon artışına neden olacak, ihracatçı kazanırken, ithalatçının maliyetleri artacak. Spekülatörler ellerindekini 2.70’lerdeyken TL'ye çevirip, 2.30’lara düşünce tekrar dövize dönecekler böylece 6 ay içinde yüzde 20 kar elde edecekler. Bugün hiçbir reel sektörde üretici bu parayı kazanamaz.
“AK Parti bu işi beceremiyor diyecekler” Siyasi rant da elde edilmeye çalışılıyor. Hedefleri cumhurbaşkanı olduğu için “o müdahale etti döviz yükseldi” algısı yaratılmak isteniyor. “Ey Türkiye’deki borçlular, ey kamu maliyesi cumhurbaşkanı yüzünden Türkiye borçlandı, TL bazında borç oranı yükseldi” diyerek resmen tantana çıkarıyorlar. Ayrıca döviz fi yatları çok yükseldiği için “hükümet bu işi yürütemiyor, AK Parti bu işi beceremiyor” diyecekler. “AK Parti içinde farklı açıklamalar yapılıyor, birbirlerine düştüler” şeklinde bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Tabii ki bunlar gerçekleri yansıtmıyor. Ben özel sektörden geliyorum ve faiz oranlarının yüksek olmasına karşıyım. Bulunduğum çevre itibariyle de İstanbul’daki dostlarım, üreticiler, sanayiciler hepsi yüksek faiz oranlarından çok ciddi şekilde muzdarip. Anadolu’ya bakıyorum buradaki mütedeyyin insanlar faiz oranlarının konuşulmasından rahatsız. Ben genel başkan yardımcısı olarak bu hissiyatı dillendiriyorum. Bir başka bakan arkadaşım başka şekilde kendini ifade ediyor. Bu gayet tabiidir. Bunun üzerine bilinçli olarak sanki açıklamalarımızda bir çelişki varmış gibi bir algı yaratılıyor. Ama vatandaş bu türden algı yönetimi manevralarına pirim vermiyor.
►Meclis kapanmadan MB Kanunu’nda bir değişiklik gündeminiz de var mı?
Böyle bir düzenleme gündemimizde yok, böyle bir değişikliğe ihtiyaç da yok. Meclis’te İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nın görüşmeleri sürüyor, daha sonra komisyondan geçen torba teklif görüşülecek.
“İşçinin hakkını heder etmeyecek işvereni de zora sokmayacak" ►Kıdem tazminatı tartışılıyor, nasıl bir model oluşturulmalı?
Kıdem tazminatı konusunda bir an önce düzenlemeye gidilmeli çünkü bu büyük bir dert. Bu konuda bir standart sağlanamıyor. Türkiye’de kıdem tazminatını alanların oranı çok düşük. Kıdemin kaç günden kaç saatten hesaplanacağı müzakere edilir. İşçinin hakkını heder etmeyecek işvereni de zora sokmayacak bir düzenleme yapılır.
►İşsizlik nasıl çözülecek? Neden eleştiriliyor? Yüzyılın en önemli iktisatçılarından Keynes istihdam yaratmak için “devlet gerekirse çukur kazdırıp sonra da o kazdırdığı çukurları doldurtmak durumundadır” demiyor muydu? İşsizliği çözmek için istihdam programları yaratmak oldukça önemlidir ancak tabii ki tek başına yeterli değildir. Geniş kapsamlı ekonominin canlanmasını içeren bütüncül bir programa ihtiyaç var, bunun ön koşulu da faizlerin düşmesi. Ayrıca, yeni bir istihdam paketi üzerinde çalışıyoruz. Şunu da belirtmek istiyorum “fi dan dikimi” meselesi sadece bir istihdam programı değil bizim için. Doğa ve yeşili korumak bizim inancımızın da bir gereği olarak değer verdiğimiz özel alanlardan birisi.
"Mevcut teşviklerle zaten bölgede patlama yaşanır" ►Çözüm süreci çerçevesinde bölgeye dönük yeni bir ekonomi paketi gündeminiz de var mı? Güneydoğu’da ciddi bir değişim hissediyorsunuz. Çözüm süreci başlamadan önce şunu söylemiştim ‘bu örgüte karşı bir örgüt kurulur’. Çünkü insanlar para kazanmak istiyor, ticaret yapmak istiyor, huzur içerisinde evine gitmek istiyor. Mevcut teşviklerle zaten bölgede patlama yaşanır. Çünkü iş gücü ucuz, maliyetler çok düşük, lojistik destekler var. Bölgedeki gelişmeyi silahlı unsurlar tamamen devreden çıkınca daha net göreceğiz.
►Silah bırakma gerçekleşir mi? Şu anda bu vazgeçilmez bir hedef. Gezi olayları çözüm sürecinin kazandığı ivmeyi geçici bir süre engelledi. Karşı taraf Gezi olaylarıyla birlikte ‘durun bakalım ne olacak’ şeklinde bir takım telkinlere göre hareket etti. Sonra 17-25 Aralık yaşandı. Hükümet ‘Mart Seçimleri! gelmeden gidiyor şeklinde bir beklentiye girildi. Bütün dertleri Tayyip Bey’in gitmesiydi, cumhurbaşkanı seçiminde beklediler yine olmadı. Bütün bunlar silah bırakma sürecini geciktirdi. Çözüm sürecinin sarpa sarması istendi.
Nurettin Nebati'nin dikkat çektikleri Tekstil sektöründe tasarım ve markaya yaptığı çalışmalar ve MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeliği sırasında yaptığı isabetli analizleriyle tanıdığımız; yeni dönemde AK Parti Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Nurettin Nebati ile reel sektörü ciddi şekilde etkileyen iç ve dış talepte yaşanan daralmayı, döviz kurunu ve faizi konuştuk. Dolar kurunda, gelişmekte olan ülkelere oranla görülen olağandışı yükseliş için, “Tamamıyla spekülatif bir atak. Bu hareketle hem para kazanacaklar, hem de akıllarınca seçimlerde iktidarın oy oranını düşürecekler” diyor Nurettin Nebati ve ekliyor, “Bu kesim, seçimlerden sonra tüm spekülatif varsayımlarına mecburen son verecek. Ve makro rakamlar dengesini bulacak.”
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.