E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaPiyasaABD borsaları için ‘kayıp 10 yıl’ endişesi---

ABD borsaları için ‘kayıp 10 yıl’ endişesi

ABD borsaları için ‘kayıp 10 yıl’ endişesi
05 Şubat 2024 - 16:42 borsaningundemi.com

Asya’nın yükselen yıldızı Japonya 80’lerin sonunda rekor üstüne rekor kırıyordu. Ancak balon piyasasının patlaması için sadece 2 yıl gerekti. WSJ haberine göre Wall Street de aynı yolda ilerliyor olabilir

BORSAGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD borsaları yeni zirvelere ulaşıyor ve ABD ekonomisi tarih boyunca oldukça nadir görülen bir yumuşak iniş senaryosunu gerçekleştirmeye yakın. Peki ne ters gidebilir? Wall Street Journal’ın haberine göre yanlış gidebilecek birçok şey var.

Amerikan hisse senetleri iki yıl önceki kadar pahalı olmasa da pandemi öncesi 10 yıllık ortalamalara bakıldığında hâlâ pahalı. Özellikle Muhteşem Yedili olarak adlandırılan teknoloji hisselerinin bazıları oldukça cesur varsayımları fiyatlandırıyor.

WSJ haberinde bu iyimserliğin yersiz olduğunu kanıtlamak için Asya piyasaları örnek gösteriliyor. Son yılların yükselen yıldızı olan Japonya’nın Nikkei Endeksi ülkedeki balon ekonomisi patlamadan önce Aralık 1989’da ulaştığı 38.957 puanlık rekor seviyesine sadece %8 uzaklıkta. O tarihte 7.000 puan seviyesinde olan Dow Jones Endeksi de şu anda neredeyse o zamanki Nikkei ile aynı puan seviyesinde işlem görüyor. Çin borsaları da bir diğer uyarı işaret olarak öne çıkıyor: MSCI Çin 2007 ortalarında bulunduğu konumun çok altında işlem görüyor.

Bugünkü ABD ile Çin ve Japonya’nın patlama dönemi elbette birbirinden çok farklıydı. Ancak her iki dönemde de “Hisse senetleri uzun vadede her zaman yükselir” veya “Borsaya ne zaman girdiğinizin bir önemi yoktur” fikri sıklıkla dile getiriliyordu. Gerçekten de bu düşünceleri destekleyebilecek istatistiki veriler de mevcut.

Ancak habere göre piyasalardaki getirilerin uzun süre yok olması için illa bir savaş veya pandemi gerekmiyor. Kötü ekonomi politikaları, zayıf demografi ve zararlı politikalar getirilerin düşmesi için fazlasıyla yeterli olabilir. Bu konuda Japonya örneği dikkate değer derecede öğretici.

Japonya’daki peri masalı nasıl bitti?

1989 yılında Japonya adeta tüm dünyayı ele geçirmişti. Ülkenin ekonomisi 1988 yılında %6,7 büyümüştü. Sony Hollywood’un en büyük stüdyolarından biri olan Columbia Pictures’ı daha yeni 3,45 milyar dolara satın almıştı. Japon emlak şirketi Mitsubishi Estate, ekim ayında New York'taki Rockefeller Center'ın kontrolünü ele geçirmişti. Tokyo'da arazi fiyatları zirveye ulaştığında, Japonya'nın İmparatorluk Sarayı arazisi Florida'daki tüm arazilerden daha değerliydi. Sonrasında ise Nikkei 1990’ların ilk iki yılında yaklaşık %60 düştü. Geri dönüş denemeleri birden fazla kez başarısız oldu.

Bazı tanınmış Japon şirketlerinin hisseleri Japonya'nın "kayıp on yılını" geride bırakarak iyi performans göstermeye devam etti. Walkmen’ler artık bir anlam taşımasa da Sony firması PlayStation’lar üzerinden büyük başarı elde etti. Aynı durum Nintendo’nun video oyun konsolları için de geçerliydi. Toyota Motor satışları bakımından dünyanın en büyük otomobil üreticisi haline geldi.

Ancak piyasa balonu döneminden kalan bazı Japon devleri 1980’lerdeki performanslarının gölgesinde kalmaya devam ediyor. Nippon Telegraph and Telephone bir zamanlar dünyanın en büyük şirketiydi. Şirketin hisse senedi fiyatı 1987’deki zirvesinin %40 aşağısında. 1980’lerde US Steel’i satın almasıyla manşetlere yükselen Nippon Steel son zamanlarda 1989’daki değerinin yarısından daha az bir değere sahip. Borsalardaki çılgınlığa kapılan söz konusu şirketler bir daha asla bu baş döndürücü değerlemelere geri dönemedi. Veri sağlayıcısı firma CEIC'ye göre, Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nın ilk bölümünde listelenen şirketlerin ortalama fiyat-kazanç oranı 1989'da yaklaşık 70 seviyesindeydi.

ABD borsalarındaki balonlaşma henüz bu seviyeye ulaşmadı. Ayrıca Japonya’daki çöküşün önemli bir faktörü olan emlak balonuyla ABD’deki piyasalar arasında bariz bir paralellik de yok.

Fakat diğer açılardan bakıldığında Japonya örneği endişe verici olmayı sürdürüyor. Zamanla daha kayıtsız hale gelen politikalar piyasa balonu patladığında daha güçlü bir ekonomik tepkinin zayıf kalmasına yardımcı oldu. Teknoloji sektörünün önemli bölümlerinde özellikle çipler ve tüketici elektroniği alanlarında Japonya’nın teknolojik liderliğinin devam edeceği varsayımlarının yanlış olduğu kanıtlandı. Artan otomasyon, Japonya'nın düşen doğum oranını dengelemeye yardımcı oldu, ancak büyümeyi balon öncesi seviyelere geri döndürmek için yeterli değildi. Göç politikalarındaki değişikliklere rağmen ülkeye dair derin isteksizlik Japon ekonomisinin canlanmasını engelledi.

WSJ haberi bu benzerliklerin ABD’deki son borsa rallisinde de görüldüğüne dikkat çekiyor. Zira özellikle bu yıl ve gelecek yıl reel ekonomik büyüme yavaşlarsa ve fiyat bilanço oranları yükselmeye devam ederse ABD’nin teknoloji alanındaki liderliğine dair toksik politikalar ve zayıflayan demografi benzeri bir senaryonun dünyanın en büyük ekonomisinde de görülebileceğini işaret ediyor.

Üstelik yapay zekadan elde edilen üretkenlik ve kâr artışı beklentilerinin abartıldığı kanıtlanırsa yatırımcılar muhtemelen ABD’nin diğer yapısal kusurlarına odaklanacaklar. Örneğin ülkedeki zayıf nüfus artışı ve yükselen devlet borçları eleştirilerin hedefinde olacak.

Hem Japonya'nın hem de Çin'in sanayi politikasına olan düşkünlüğü ve Washington'ın da bu artan eğilimi, Wall Street boğaları için başka bir uyarı işareti olmalı. İklim değişikliği veya ulusal güvenliğe yönelik tehditler gibi "dışsal" sorunları düzeltmek için belirli endüstrileri sübvanse etmek bazen kabul edilebilir. Ancak sübvansiyonların uzun vadede büyümeyi artırabileceği açık değil. Üstelik genellikle devlet destekleri yatırımcılar için kötü sonuçlanır. Zira sanayi politikaları doğası gereği, aşırı kapasite yaratma ve şirketlerin fiyatlandırma gücünü düşürme eğilimindedir. Aynı zamanda, "arz güvenliği" oluşturma çabaları genellikle maliyetleri artırır.

Başka bir deyişle, Washington şirketleri çok daha fazla çip ve elektrikli araç üretmeye ikna edebilir, ancak Intel veya Tesla'daki yatırımcılar, özellikle çiplere veya elektrikli araçlara olan genel talep hayal kırıklığı yaratıyorsa, sübvansiyonlara minnettar kalmayabilir.

 

Japonya’nın geri dönüşü

Bu arada Japonya ise bugünlerde oldukça iyi bir performans gösteriyor.

Nikkei, S&P 500 ile aynı çizgide 26 kat F/K ile işlem görüyor. Mevcut boğa piyasası, bir sonraki ekonomik süper güç olma hayalleri yerine, kısmen, eski Başbakan Shinzo Abe'nin piyasa yanlısı reformlarının önemli bir parçası olan gelişmiş kurumsal yönetişim tarafından yönlendiriliyor. Şirketler temettüler ve geri alımlar için daha fazla harcama yapıyor ve kötü şöhretli şişirilmiş bilançolarını sıkılaştırıyor.

Ülkede aktivist yatırımcılar da yükselişte. Yabancı yatırımcılar 2021'de Toshiba'nın başkanını görevden aldı. İkonik sanayi şirketi sonunda geçen yıl bir grup yerli yatırımcı tarafından satın alınarak özel şirket haline getirildi. Japonya şu anda Warren Buffett'ın Berskshire Hathaway'i için ABD dışındaki en büyük pazar.

Çin’den göç eden yatırımcıların Japonya’ya geçişi de ülke için bir başka itici güç olarak öne çıktı. Küresel piyasalar bir zamanlar Çin’in ‘Muhteşem Yedili’si gibi görünen Alibaba, Meituan ve Tencent hakkında artık pek fazla konuşmuyor.

Japonya örneğine bakıldığında belki de gerçekten de yeterince bekleyince hisse senetlerinden hep kâr ediliyor olabilir. Ancak Uzak Doğu devinin geri dönüşü için 30 yıl beklemek gerekti.

Borsalar zirvedeyken yatırım yapılır mı?

 

Bank of America: Piyasalar Fed’in hata yapacağına inanıyor

 

2024 resesyonu borsaların kaderini belirleyecek

 

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)