E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaŞirket Haberleri6.8 milyar TL yatırım planlıyoruz---

6.8 milyar TL yatırım planlıyoruz

6.8 milyar TL yatırım planlıyoruz
04 Haziran 2013 - 16:39 borsaningundemi.com

Koç Holding CFO'su Ahmet Ashaboğlu, 2013'te 6.8 milyar TL kombine yatırım planladıklarını söyledi

Koç Holding CFO'su Ahmet Ashaboğlu, Koç Topluluğu'nun ilk çeyrek verilerini ve gelecek planlarını, dünyada halen etkisini sürdüren ekonomik krizin etkilerini Bizden Haberler Dergisi için değerlendirdi.
Ashaboğlu Moody's ve Standart&Poors'un verdiği not artırımları hakkında ise "Hem Türkiye'nin hem de beraberinde Koç Holding'in hak ettiği kredi notlarının daha yukarılarda olduğuna inanmaktayız" yorumunu yaptı.
Ashaboğlu soruları şu şekilde yanıtladı:
"Yaşanan krizle Avrupa Birliği'nin geleceği de sorgulanıyor. AB'nin yakın geleceği ve olası senaryoların dünya ekonomisine etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?
Avrupa'da yaşanmakta olan kriz, Euro Bölgesi'nin ilk kuruluş aşamasında yapılan tasarım hatalarını çok net bir şekilde ortaya çıkardı. Ekonomileri yapısal olarak birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip ülkelerin, gerekli kurumsal, hukuki ve siyasal hazırlık yapılmadan parasal birliğe adım atmaları, son birkaç yıldır tanıklık ettiğimiz sorunların temel nedeni olarak gözüküyor. Bu çerçevede, Avrupalı karar alıcıların öncelikle parasal birliğin devamını sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeleri gerekiyor. Son dönemde tartışılan ortak bir bankacılık denetleme ve düzenleme mekanizması bu yönde atılmış olumlu, ancak tek başına yetersiz bir adım. Şu an itibariyle, ekonomik sorunların çözümünde en büyük sorumluluk hâlâ Avrupa Merkez Bankası (AMB)'nin omuzlarında bulunuyor. Her ne kadar AMB özellikle 2012'nin ikinci yarısındaki politikalarıyla piyasalarda parasal birliğin dağılması yönündeki korkuyu büyük ölçüde azaltmış olsa da, önümüzdeki dönemde özellikle çevre ülkelerin ekonomilerini daha rekabetçi hala getirecek yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği yaşadığı sorunlara rağmen önümüzdeki dönemde de dünyadaki en önemli ekonomik aktörlerden birisi olmaya devam edecek. Bu nedenle, Avrupa'da ekonomik durum tam anlamıyla istikrara kavuşmadan dünya ekonomisinin sağlıklı bir görünüm kazanması oldukça zor.
Türkiye ekonomisinin bugününü ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu yıl için sizin büyüme beklentiniz nedir?
Geçtiğimiz 10 yıllık dönemde hayata geçirilen reformlar sayesinde, Türkiye ekonomisinin eskiye nazaran iç ve dış şoklara karşı daha dayanıklı hale geldiğini gözlüyoruz. Ancak buna rağmen, Türkiye'nin dış tasarruflara dayalı büyüme performansının yarattığı kırılganlık tam olarak giderilmiş değil. Bu nedenle içinde bulunduğumuz dönemde ekonomide öncelik, Türkiye'de büyümenin daha istikrarlı bir hale gelmesini sağlamak. Örneğin, 2010 ve 2011 yıllarında kaydedilen yüzde 9'lar civarındaki hızlı büyümenin ekonomide yarattığı dengesizlikleri azaltabilmek için 2012'de iç talebi çok ciddi bir şekilde yavaşlatmak zorunda kaldık. Bunun neticesinde geçen yıl büyüme hızı yüzde 2,2'ye düştü, işsizlik oranı yükselişe geçti.
Ekonomi yönetimi bu sene bir yandan büyümeyi hızlandırmayı hedeflerken, diğer yandan ekonomide aşırı ısınmaya imkan vermeyecek bir çerçeve belirlemiş durumda. Buna göre, Merkez Bankası hem iç talebi canlandırmak, hem de TL'nin değerlenmesini engellemek için daha gevşek bir para politikası uygularken, bunun kredilerde arzu edilenin ötesinde bir hızlanmaya yol açmaması için elindeki başka bazı araçlarla piyasaya müdahale ediyor. Hükümetin de ekonomik faaliyetlerin canlandırılması konusunda oldukça istekli olduğunu ve gerektiğinde kamu maliyesi kanalıyla ekonomiye destek vermekten kaçınmayacağını gözlemliyoruz.
2013'ün ilk çeyreğinde iç talep geçen seneye göre daha kuvvetli olmakla birlikte, henüz yüzde 4-yüzde 5 bandında bir büyümeye işaret eder nitelikte değil. Başta Avrupa olmak üzere dış pazarlarımızda devam eden zayıflık dış talebin de ekonomiye yeterli destek verememesine neden oluyor. Ancak, Merkez Bankası'nın Nisan ve Mayıs'taki toplam 100 baz puanlık faiz indirimi, tüketici güveninde gözlenen toparlanma ve Hükümet'in olası müdahaleleri sayesinde 2013'ün geri kalanında ekonomide daha güçlü bir seyir beklenebilir. Bu genel çerçeve içinde 2013 bütçesini yaparken tespit ettiğimiz büyüme beklentimiz olan yüzde 4,5'i değiştirmiyoruz.
Koç Holding'in Türkiye ekonomisinde ve faaliyet gösterdiği sektörlerdeki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçmişi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına dayanan Koç Topluluğu, ülke sanayisinin ve ekonomisinin gelişmesinde her dönem temel taşlarından biri olmuştur. Bugün Türkiye ekonomisine katkımızı ve payımızı rakamlarla ifade etmek istersek, şirketlerimizin toplam kombine cirosunun GSYH'nın yüzde 9'una eşit olduğunu, Türkiye toplam ihracatının yüzde 10'unu Topluluk şirketlerimizin gerçekleştirdiğini, halka açık şirketlerimizin Borsa İstanbul toplam değerinin yüzde 16'sını oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Sektörler itibarı ile de baktığımızda, faaliyet gösterdiğimiz hemen her alanda sektörün lider oyuncuları arasında yer aldığımızı, hatta birçok alanda lider olduğumuzu görmekteyiz. Bunun arkasında yatan faktörlerden biri, bizim Türkiye'de birçok alanda öncü olmamız. Otomotiv üretimi, beyaz eşya üretimi, LPG dağıtımı, Türkiye'de bizim öncülüğümüzde gelişen sektörlerden sadece bazıları. Bir diğer faktör, kurum kültürümüzün önemli bir parçası olan "daima en iyi olmak" hedefi. Şirketlerimizin faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki konumlarını birkaç örnekle ifade etmek gerekirse Otomotiv şirketlerimiz 2012'de Türkiye toplam otomotiv üretiminin yüzde 50'sini, ihracatının yüzde 47'sini gerçekleştirdi. Ford Otosan ve Tofaş iç piyasada ilk iki sırada yer aldı. Enerjide rafineri sektöründe tek üretici konumundayız. LPG dağıtımında lider, akaryakıt dağıtımında ikinci konumdayız.
Arçelik Türkiye'de alanının lideri olmanın ötesinde, Avrupa'da da sektörünün 3'üncü büyük şirketi. Yapı Kredi toplam aktif büyüklüğüne göre Türkiye'nin 4'üncü büyük özel bankası olmanın yanı sıra, kredi kartları, finansal kiralama gibi alanlarda birinci konumda. Bunların dışındaki şirketlerimizin birçoğu da kendi alanlarında lider veya sektörlerinin önde gelen şirketleri arasında yer almaktadır. Faaliyet gösterdiğimiz sektörlerdeki güçlü liderlik pozisyonları, geleceğe güvenle bakmamızı sağlıyor.
Koç Holding oldukça başarılı bir 2012 yılı geçirdi. Dünya krizin yaralarını henüz sarmaya başlamışken Koç Holding'in elde ettiği bu başarıyı hangi sebeplere bağlıyorsunuz?
Belirttiğiniz gibi 2012'yi zorlu koşullara karşın başarılı sonuçlarla geçirdik. Konsolide ciromuzu yüzde 13, azınlık payı sonrası net karımızı yüzde 9 artırdık. Faaliyet gösterdiğimiz bir çok alanda hem yurtiçinde, hem yurtdışında pazar pozisyonlarımızı güçlendirdik. Aynı zamanda geleceğe yönelik büyük yatırımlara imza attık. Kombine yatırım harcamamız 4,9 milyar TL oldu. 1.200 kişilik ilave istihdam yarattık.
Bu başarıda en büyük etken şüphesiz yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörlerde lider konuma sahip şirketlerimizin oluşturduğu dengeli portföy yapımız. Çeşitlendirilmiş portföyümüz farklı sektör ve coğrafyalara ait riskleri asgariye indirerek, zor koşullar altında dahi toplam performansımızın olumlu gerçekleşmesine destek oluyor.
Diğer önemli etken, Holding'in şirketlere değer katan yönetim süreçleri. Risk yönetimine son yıllarda artan oranda önem veriyoruz. Özellikle finansal risklere yönelik tanımladığımız rasyoları şirket ve Topluluk seviyesinde izleyip, belirlediğimiz limitler dahilinde kalmalarını sağlıyoruz. Etkin planlama ve performans yönetimi sistemlerimiz, Holding olarak şirketlere değer kattığımız bir diğer araç. Sürekli iyileştirmelerle geliştirdiğimiz bu uygulamaların, başarının sürdürülebilir olması için zorunlu olduğunu düşünüyorum özellikle zorlu ekonomik şartlar altında.
2013 yılına yönelik beklentileriniz, öncelikleriniz neler? Birinci çeyrek neticeleriniz ne seviyede?
2013, Avrupa'da politik ve ekonomik sıkıntıların sürdüğü, yakın coğrafyamızda karışıklıkların devam ettiği bir yıl. Ülkemizde ise, ilk üç aylık dönemde ekonomiye duyulan güvendeki toparlanma ve faizlerin düşük seviyesi sayesinde kredi talebinde ve özellikle dayanıklı tüketim malları pazarında bir hareketlenme gözlendi. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi yıl genelinde güçlü bir büyüme olacağını henüz net olarak göremiyoruz. Bu ortamda risk yönetimi ve tasarruf tedbirlerini elden bırakmadan büyüme imkanlarını değerlendirmeyi sürdürüyoruz. Bu ortamda 2013'ün ilk çeyreğinde şirketlerimiz 26,3 milyar TL kombine ciro ve 1,5 milyar TL kombine faaliyet karı elde ettiler. Bu neticeler geçen senenin aynı dönemi ile paraleldir.
2013'te 6,8 milyar TL kombine yatırım planlıyoruz. Özellikle Tüpraş ve Ford Otosan önemli yatırım döneminden geçiyorlar. Tüpraş'ın 2,4 milyar $'lık fueloil dönüşüm yatırımında yüzde 65 tamamlanma seviyesine ulaşıldı. Projenin 2014 sonunda tamamlanması hedefleniyor. Ford Otosan'da ise Yeni Transit bu sene sonunda, yapımı sürmekte olan yeni tesiste üretilecek yeni ticari araç modeli ise önümüzdeki sene devreye alınacak.
AB ülkeleri finansal krizle mücadele etmeye devam ediyor. İspanya, Yunanistan ve son dönemlerde Güney Kıbrıs çok ciddi sorunlar yaşıyor. Yaşanan ekonomik sıkıntılar Koç Holding'in Avrupa'daki faaliyetlerini nasıl etkiliyor?
AB ülkeleri bizim uluslararası pazarlarımız arasında önemli yere sahip. Bu pazara sunduğumuz başlıca ürünler ise otomotiv, özellikle hafif ticari araç ve beyaz eşya. AB hafif ticari araç talebine baktığımızda 2012'de gerçekleşen talebin kriz öncesi 2007 talebine göre halen yüzde 32 geride olduğunu görüyoruz. Beyaz eşya talebinde ise yüzde 10 bir daralma yaşandı. Buna karşın Topluluk şirketlerimizin AB ülkelerindeki toplam satışlarına baktığımızda, 2007-2012 arasında az da olsa artış sağladığını görüyoruz. Yeni ürün projelerinin ve yenilikçi yeni modellerin devreye alınması, pazarlama tekniklerinin etkin kullanımı ile sağlanan pazar payı artışları, bu neticelerin alınmasında etkili olmuştur. Birkaç örnek vermek gerekirse, Arçelik'in beyaz eşya pazar payı 2007-2012 arasında İngiltere'de yaklaşık 8 puan, Fransa'da 3 puan, Polonya'da 6 puan, Romanya'da 7 puan artmıştır.
Aynı dönemdeki bir diğer önemli gelişme, yurtdışı pazarlarımızın çeşitlendirilmesi olmuştur. AB ülkelerinin toplam yurtdışı gelirlerimiz içerisindeki payı 2007'de yüzde 67 iken, önümüzdeki dönemde daha hızlı büyümesi beklenen gelişmekte olan ülke pazarlarına yönelik faaliyetlerimize ağırlık vermemiz sonucu, bu oran 2012'de yüzde 46'ya gerilemiştir. AB pazarlarında satışlarımızın yatay seyretmesine karşın, diğer pazarlardaki satışlarımızı dolar bazında yıllık ortalama yüzde 19 artırarak, AB ülkelerindeki krizin Topluluk faaliyetlerine etkisini minimize etmiş olduğumuzu söyleyebilirim.
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, Koç Holding'in uzun vadeli kredi notunu "Baa3" olarak Standard&Poors ise "BBB-" olarak belirledi. Bunun Koç Holding için anlamı nedir? S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu ise BB'dan BB+'ya Moody's'in de Ba1'den Baa3'e yükselttiğini de göz önünde bulundurunca siz, bu derecelendirmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Koç Holding'in, Türkiye'ye ve Türk şirketlerine verdikleri kısıtlı notlarla tanınan S&P ve Moody's derecelendirme kuruluşlarının her ikisinden de "yatırım yapılabilir" seviyesinde kredi notu alması yüksek bir başarıdır. Derecelendirme kuruluşları, yayınladıkları raporlarda, Koç Holding'in elde ettiği bu başarılı sonuçta etkin risk yönetimi uygulamalarının, farklı sektör ve coğrafyalardaki lider şirketleri ile sağlamış olduğu güçlü ve dengeli portföy yapısının, kurumsal yönetim ve şeffaflığa verilen önemin, başarılı yönetim yapısının ve şirketin güçlü finansal profilinin önemli rol oynadığını belirtmektedirler.
Moody's ve S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu artırmaları sevindiricidir. Ancak hem Türkiye'nin hem de beraberinde Koç Holding'in hak ettiği kredi notlarının daha yukarılarda olduğuna inanmaktayız. Türkiye'nin artık Fitch ve Moody's tarafından, yani iki derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir kredi notu seviyesine getirilmesi, Türk şirketlerine akacak olan fon miktarını arttıracak ve sermaye piyasalarından daha olumlu koşullarla faydalanabilmelerini sağlaması açısından ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır.
Koç Holding'in bu statüye Türkiye'den daha önce layık görülmesi ve bu statüyü alan ilk Türk holding şirketi olması oldukça önemli. Biz Koç Holding olarak her alanda ülkemizde örnek ve öncü olma felsefesi ile çalışmaktayız. Bu başarının diğer Türk şirketleri için de önemli bir örnek teşkil edeceğine inanıyoruz ve bir kez daha bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz.
Yurt dışından finansman imkanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin kredi notundaki artış ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Koç Holding'e verdiği "yatırım yapılabilir" kredi notu borçlanma imkanlarınızı nasıl etkileyecek?
2008'de başlayan global krizin ardından birçok uluslararası banka finansal pozisyonlarını düzeltmek için ciddi gayret göstermek, kredi portföylerini azaltmak durumunda kaldılar bu süreçte özellikle Amerikan doları cinsi fonlamada kimi uluslararası bankaların zorlandığına şahit olduk. Ancak düzenleyici kurumların ve özellikle merkez bankalarının aldığı tedbirler ve likiditeyi artırıcı uygulamaları büyüterek devam ettirmeleri neticesinde 2012 senesinin ikinci yarısından itibaren yabancı bankaların fonlama maliyetlerinde iyileşme ve Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda iş yapma iştahlarında yavaş da olsa bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Türkiye ekonomisinin gösterdiği kayda değer performans ve düşen risk primi de yabancı bankaların ülkemize gösterdiği ilginin artmasında önemli etken olmuştur. Yeni yabancı bankaların bankacılık lisans başvuruları, temsilcilik açmaları ve satın alımlarla Türkiye piyasalarına girmeleri memnuniyetle takip ettiğimiz gelişmeler.
Son birkaç sene içinde ortaya çıkan önemli bir diğer gelişme de Türk banka ve şirketlerinin uluslararası sermaye piyasalarında Eurobond ihracıyla uzun vadeli borçlanma imkanlarından daha fazla yararlanmaya başlamalarıdır. Artan likidite ile uluslararası faiz oranlarının tarihi düşük seviyelerde bulunması, Türkiye gibi piyasalara olan yabancı yatırımcı ilgisi ve Türkiye'nin iyileşen ülke kredi notu ile beraber ihraçcı kurumların aldıkları kredi notları, Türk Eurobond piyasasının büyümesinde etken olan faktörler arasında sayılabilir
Borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi, uygun maliyetlerle uzun vadeli finansman sağlanabilmesi gibi avantajlarından dolayı Koç Holding olarak bu piyasayı önemsiyoruz. Son 6 ay içinde Topluluk şirketlerimizden Tüpraş, Arçelik ve Yapı Kredi olumlu piyasa koşullarını değerlendirerek Eurobond piyasasında başarılı borçlanmalar gerçekleştirdiler. En son Nisan ayı içinde Koç Holding olarak 7 sene vadeli 750 milyon $'lık Eurobond borçlanma işlemini yüzde 3,568 gibi oldukça düşük bir faiz ile neticelendirdik. Koç Holding'in Moody's ve S&P'den almış olduğu yatırım yapılabilir seviyedeki kredi notlarının bu işlemin başarısında ciddi katkısı oldu.
Önümüzdeki dönemde, özellikle Moody's tarafından ülke kredi notunun artırılmasını takiben, gerek yabancı bankaların gerekse de uluslararası sermaye piyasalarının Türkiye'ye bakışı daha da iyileşecek, yeni yabancı fon ve yatırımcılar Türkiye piyasasına girecektir. Koç Holding'in sahip olduğu yatırım yapılabilir seviyedeki kredi notunun, yeni bir borçlanma gündeme geldiği taktirde o günkü piyasa şartları dahilinde en uygun koşulları elde etmemize katkı sağlayacağına inanıyorum.
Genel olarak Türkiye'de özel sektörün mali yapısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Son yıllarda kamu ve bankacılık tarafında yapılan düzenlenmelerle oldukça güçlü bir yapı sağlandı. Sizce aynı dayanıklılık özel şirketler için de geçerli mi?
Son yıllarda kamuda ve bankacılık sektöründe bilançoların güçlendiğini, buna karşın hane halkları ve özellikle banka dışı şirketler kesiminde bilançoların daha riskli hale geldiğini görüyoruz.
Hane halklarının toplam borcunun harcanabilir gelire oranı 2010'da yüzde 43,5 iken, bu rakam 2012'de yüzde 48'i aşmış durumda. Ancak, döviz cinsi bireysel kredi kullanımının mümkün olmaması, öte yandan hane halklarının yabancı para ve altın cinsiden tasarruf alışkanlıklarının sürmesi nedeniyle, hane halkı bilançosunda, altın dahil olmak üzere yaklaşık 190 milyar dolarlık fazla döviz pozisyonunun olması, hane halkı bilançosu konusunda daha rahat olmamızı sağlıyor.
Öte yandan, reel sektörün finansal borçlarında son yıllarda artış görülmekle birlikte, asıl sorun şirketler kesiminin kaldıraç oranındaki artıştan ziyade, döviz açık pozisyonundaki genişleme olarak öne çıkıyor. Reel sektörün finansal borçlarının GSYH'ye oranı 2008 sonunda yüzde 35 düzeyindeyken, 2012 sonunda bu oran yüzde 45 civarına yükseldi. Reel sektörün döviz pozisyonundaki açık ise 2008 sonunda 75 milyar dolar iken, 2012'de bu rakam 140 milyar dolara ulaştı. Bu resim içerisinde, reel sektörün yurtdışından sağladığı borçların yaklaşık yüzde 63'ünün vadesinin 5 yıldan uzun olması (ağırlıklı ortalama vade 4,6 yıl) ve açık döviz pozisyonunun ancak 13,4 milyar dolarının kısa vadeli varlık ve yükümlülüklerden oluşuyor olması olumlu bir gelişme. Ancak, Türkiye'de özellikle orta ve küçük boyutlu şirketlerde finansal "hedging" alışkanlığının tam olarak oturmaması ve yine bazı şirketlerde açık pozisyonların ihracat gelirleri gibi döviz gelirleriyle karşılanmaması riskli bir durum oluşturuyor. Bunlara ilaveten, reel sektörde kayıt dışı faaliyetlerin hala oldukça yaygın olması ve başta mikro KOBİ olarak nitelenebilecek çok küçük işletmelerin finansal durumlarının tam olarak bilinmemesi, şirketler kesiminin şoklara karşı dayanıklılığı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Tüm bunlara karşın, Türkiye'de reel sektör şirketlerinin onlarca yıldır edindikleri kriz yönetimi tecrübeleri sayesinde esnek bir iş modeline sahip olmaları, değişen müşteri zevk ve tercihlerine ve Piyasa koşullarına hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmeleri, yeni ürün ve pazarlara açılım konusundaki girişimci cesaretleri gibi faktörlerin reel sektörün kırılganlığını azalttığını düşünüyorum. Sonuç itibariyle, reel sektörün finansal anlamda daha riskli bir bilanço yapısına doğru kayıyor olmasına karşın, bugün itibariyle ekonomi açısından çok yakın ve açık bir tehdit oluşturduğunu düşünmüyorum.
Koç Holding'in bundan sonraki büyüme hedefleri nelerdir, yurtiçi veya yurtdışında satın almalar planlanıyor mu?
Geçmişe baktığımızda, Koç Topluluğu'nun istikrarlı şekilde Türkiye ekonomik büyümesinin üzerinde bir hızla büyüdüğünü görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu trendi sürdürmeyi hedefliyoruz. Ancak şunu da belirtmek isterim, büyümeyi hissedar değeri yaratmanın bir aracı olarak görüyoruz. Dolayısı ile ciro büyüklüğünün artırılması, tek başına bir hedef değil bizim için.
Büyümenin birkaç bileşeni var. Topluluğumuz son üç senedir önemli bir yatırım döneminden geçiyor. Bu sene planlanan yatırımlar ile birlikte, şirketlerimiz 2011-2013 döneminde kombine seviyede yaklaşık 15 milyar TL yatırım harcaması gerçekleştirmiş olacaklar. Bu çok yüksek bir rakam ve önümüzdeki dönemde organik büyümemize büyük katkı sağlayacak.
Büyümenin bir diğer bileşeni de inorganik büyüme, yani şirket satın almaları. Şirketlerimiz bu alanda da fırsatları değerlendiriyorlar. Arçelik 2011'de gerçekleştirdiği Güney Afrika'lı Defy şirketinin alımı sonrasında, hedeflediği pazarlarda yeni arayışlarını sürdürüyor. Bir başka yakın örnek, Setur'un Yunanistan'daki marina alımı. Önümüzdeki dönemdeki büyümemizde, yurtdışı büyümeye daha fazla ağırlık vermeyi hedefliyoruz. Yaptığımız analizler bu ihtiyaca işaret ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşları ile yaptığımız çalışmalarda da bunu gördük. Daha fazla sayıda şirketimizin organik ve inorganik nitelikte yurtdışı yatırımları hayata geçirmelerini hedefliyoruz.
Son olarak, mevcut faaliyet alanlarımızın dışındaki cazip iş fırsatlarını değerlendirmek üzere yatırım ve şirket satın almaya açığız. Koç Holding'in iş modeli, farklı iş alanlarını kapsayan dengeli bir portföy yapısı ile büyüme ve karlılığın sürekliliğini sağlamayı hedeflemektedir. Portföyümüze değer katacağına inandığımız yeni faaliyet alanlarına girebiliriz. Bu amaçla değerlendirebileceğimiz güçlü finansal imkanlara da sahibiz."

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

Son Değer: 164,70
En Yüksek: 165,90
En Düşük: 160,20
Değişim 1,86 %
FK: 7,52
PD / DD: 0,88
İşlem Hacmi 2.796.396.676
Toplam Adet: 17.038.805
Ağırlıklı Ort.: 163,97
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)