Ana SayfaPiyasaYapılandırma nasıl olmalı?---

Yapılandırma nasıl olmalı?

3 / 3
Yapılandırma nasıl olmalı?
15 Ekim 2018 - 12:52 www.borsaningundemi.com

1- Türkiye'nin dış borç stoku ne kadar? Bunun ne kadarı finans dışı özel sektöre ait?

TL'nin dolar karşısında hızla değer yitirmesi sonucunda, ekonomi gündeminde öne çıkan konulardan biri de ülkenin dış borç stoku oldu. Özellikle de reel sektörün dış borç ödemeleri en çok konuşulan konuların başında geldi. Bunu rakamlarla ifade etmek gerekirse, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve TCMB'nin verilerine göre haziran ayı itibariyle Türkiye'nin dış borç stoku 446,5 milyar dolar. Bu rakamın 166,4 milyar doları kamuya ait. Özel sektörün borç stoku ise 280,1 milyar dolar. Özel sektörün dış borç dağılımına bakıldığında finans ve finans dışı sektörler ayrımı yapılıyor. Burada finans dışı yani reel sektörün 6,4 milyar doları kısa vadeli (1 yıla kadar) ve 131,8 milyar doları uzun vadeli olmak üzere toplamdaki dış borç tutarı 138,2 milyar doları buluyor.

2- Finans sektörünün yakın izlemeye aldığı, riskli gördüğü kredilerde eğilim nasıl?

Bununla ilgili en son veri Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 2018 Mart dönemine ait. Yani burada yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan durumu henüz göremiyoruz. Ancak şunu söyleyebiliriz. Bankacılık sektörünün toplam kredi tutarı 2018 ilk çeyrek itibarıyla 2 trilyon 146 milyar TL. Yakın izlemedeki kredilerin tutarı ise 169,5 milyar TL. Yani toplam krediler içinde yakın izleme kredilerinin payı yüzde 7,9 seviyesinde. 2014 yılı sonunda bu oran sadece yüzde 3,9 seviyesindeydi. Tabii 2018 yılında yüzdelik dilimde yaşanan 2 puanlık yükselişte bilanço sisteminde yapılan yeni düzenlemelerin de bu yükselişte etkisinin olduğunu belirtelim. Son dönemde konkordato haberleriyle birlikte Türkiye bankacılık sektöründe yakın izlemedeki kredilerde ciddi bir artış olduğu bankacılarca ifade ediliyor.

3- Bankacılık sektöründe takipteki kredi miktarı ve oranı ne kadar?

Bunun için BDDK'nın 2018 Ağustos verilerine bakalım. Sektörün toplam kredileri 2 trilyon 703 milyar TL seviyesinde bulunuyor. Bunun yanında takipteki kredilere bakıldığında rakam 79 milyar 492 milyon TL seviyesinde. Buna göre sektörde takipteki kredilerin toplam kredilere oranı sadece yüzde 2,94 seviyesinde bulunuyor. Bankacılık sektörü takipteki krediler için de 98 milyar TL karşılık ayırmış durumda.

4- Bir şirketin yeniden yapılandırmaya ihtiyacı olduğuna işaret eden göstergeler nelerdir?

Her şirketin kendine özgü koşullan olması nedeniyle standart ölçümleme kriterlerinden bahsetmek oldukça güç. Bununla birlikte genel bir kabul olarak nakit akış öngörülerinde 180 günlük süre zarfında yükümlülükleri kısmen ya da tamamen yerine getirememe riskinin oldukça artması halinde şirketlerin 'stres altında' olduğunu söylemek uygun olacaktır. Oluşan darboğazın şirketin kendi başına yönetemeyeceği bir hale geldiğinin görülmesi halinde yeniden yapılandırma olasılığı göz önüne alınmalı.

5- Yeniden yapılandırma konusunda görüşmeye başlamadan önce nasıl bir hazırlık yapmalı?

Borç yapılandırmaya karar vermeden önce durum tespitinin doğru yapılmasında ve nedenlerin objektif olarak analiz edilmesinde fayda var. Sonrasında yapılandırma stratejisinin belirlenmesi ve aksiyon planı oluşturulması gerekir. Çünkü doğru hazırlık olmadan başlayan borç yapılandırma görüşmeleri sürecin oldukça uzayabilmesine yol açabiliyor ve şirketin toplam değerinin erozyona uğramasına neden olabiliyor. Şirketlerin yaşadığı finansal zorluklar nadiren salt finansal nedenlere dayanır. Buna karşın daha büyük oranda operasyonel iş modeli ya da yönetim alışkanlıkları gibi finansal olmayan nedenlerin yaşanan sıkıntılarda belirleyici olduğunu gözlemliyoruz. Finansal kurumlar, şirketin mevcut durumunun ve buna yol açan nedenlerin şirket tarafından doğru anlaşıldığını görmek ve gerçekçi iş planlarını incelemek isteyecektir. Şirketler hazırlık dönemlerinde bu alanlarda oluşacak sorulara güçlü cevaplar oluşturabilmeli ve sonrasında alacaklı finans kurumlarıyla görüşmeye başlamalı. Uzun vadede şirket ve hissedarlar oyunda kalmaya devam etmek niyetinde iseler, stratejilerini ve ilgili aksiyon planlarını mümkün olduğunca uzlaşıya dayalı olarak belirlemeliler. Bu durumda karşılıklı çıkarların optimize edilmesi en doğru seçenek olur.

6- Yapılandırma sürecinde şirket hissedar ve yöneticilerinden nasıl bir yaklaşım beklenmeli?

Rutin bir kredilendirme sürecinde mali veriler, finanse edilecek işin niteliği ve sağlanacak teminatların yapısı kadar önemli olan iki tarafın birbirine duyduğu güven ve inandırıcılıktır. Borç yapılandırma görüşmeleri sırasında da bu karşılıklı güvenin korunması son derece önemli. Her şeyden önce, alacaklı kuruluşlarla açık ve kesintisiz bir diyalog süreci yürütülmeli. Sürecin tüm taraflar için başarılı bir şekilde sonuçlanması için finansal kurumlara karşı aynı mesafede ve eşitlik kavramı çerçevesinde yaklaşılmalı. Yeniden yapılandırma kararı alındıktan sonra, varlık satışları, alacakların temliki veya ek sermaye desteği gibi konularda yapıcı bir yaklaşım sergilenmeli ve adil yaklaşım modeliyle mümkün olduğu kadar çok bankanın yeniden yapılandırma sürecine katılım göstermesi amaçlanmalı.

7- Alacaklıların yeniden yapılanmayı kabul etmesi için şirket hangi özelliklere sahip olmalı?

Bankaların önemli bir kısmının imza attığı çerçeve anlaşmada yeniden yapılandırma başvurusunun hangi koşullarda kabul edileceği belirlenmiş durumda. Kaldı ki, yeniden yapılandırma için bu mevzuat kapsamına girmek de şart değil. Kreditörler, hissedar ve üst yönetimin yapılandırma sürecinde azami ölçüde şirkete desteklerini görmek isteyeceklerdir. Şirket bakımından ise yapılandırma sonrası şirketin faaliyetlerine devam edebileceğine, borçlarını zamanında geri ödeme kapasitesinin olacağına dair kanaatin oluşması gerekli. Yani şirketin ürün ve hizmetlerine olan talebin ekonomik kriz ortamında ne şekilde sürmekte olduğunu, şirketin bu pazara nasıl hitap edebildiğini ve bunu yaparken maliyetlerini düşürebileceğini gösterebilir olması önemli. (Fatoş Bozkuş/Ekonomist Dergisi)


ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)