DEVA CEO’su Haas, Borsa Gündem’e konuştu

1 / 7

---

SERAP SÜRMELİ- BORSAGUNDEM.COM

Düşünebiliyor musunuz? Uçağa biniyorsunuz, kıtalar geçerken hostes elinize bir ekonomi magazin dergisi sıkıştırıyor. Sıkıntıdan sayfalarla dalga geçerken, karşınıza bir borsa haberi çıkıyor. Dikkat kesiliyorsunuz, gözlerinize inanamıyorsunuz! Rakamları bir daha, bir daha okuyorsunuz. Koca bir ülkede yaşananları, pazardaki, borsadaki yüzde 90 düşüşü  öğreniyorsunuz. O telaşla kalem kağıt arıyorsunuz, bulamıyorsunuz ama panik yok, adresi beyninize kazıyorsunuz. Paranın kokusunu alınca, keyifleniyorsunuz, gevşiyorsunuz. Koltuğa yayılıyorsunuz, içeçek bir şeyler istiyorsunuz, masmavi bir gökyüzü sizi cama çekiyor, beyaz bulutlar altınızda dans ediyor. Yüzünüzü yapıştırırcasına dağlara, nehirlere, cennet ovalara bakıyorsunuz. Harika tam da aradığınız ülkenin üstündesiniz. Pilota sesleniyorsunuz: “İnecek var kaptan…”

Bu giriş, Philipp Haas’ın ‘Türkiye öncesi’ manzarası. Masal gibi değil mi?. Ama orada gerçek olmayan sadece, “İnecek var kaptan” deyişi. O da zaten işin espirisi…

İMKB’ye bir girdi, 1 koydu 10 kazandı

Philipp Haas’ın ‘Türkiye sonrası’ manzarasına gelince; Tanrı, “Yürü ya kulum” der ya bazılarına, ona “Koş Haas’lanım” demiş. Niye mi?

1992’de Singapur uçağında okuduğu borsa dergisinden Türkiye’deki pazarın yüzde 90 düştüğünü görünce Türkiye’ye yatırım yapmaya başlayan, Garanti Bankası kağıtları alarak İMKB’ye giren, keskin düşüşte topladığı hisselerden bir yıl olmadan 1 koyup 10 kazanan Haas’ın kaderi de, geleceği de artık Türkiye’dir. O güne kadar Türkiye hakkında bilgisi yoktur ama o günden sonra ‘Türkiye sevdalısı’ kesilir. Burada evlenir, yerleşir. 2006’da aldığı DEVA’yla sağlık sektörüne adım atar. Artık DEVA’sa günler başlar. Özellikle onkoloji ve solunum ilaçlarını üretir. Yatırım yatırımı kovalar. Şimdi siz tüm yatırımlar ilaca sanacaksınız ama hayır, değil. Çünkü Philipp Haas bildiğiniz patronlardan hiç değil.

Yeni Zelanda’da koyun, Arjantin’de keçi, Datça’da şarap

O ne petrol, doğal gaz ne de otomotiv ya da çimento veya inşaat meraklısı olmamış. ‘Toprak adamı’ olmanın ayrıcalığını yakalamış. Türkiye’de, Yeni Zelanda’da, Arjantin’de tapu portföyüne arazi üzerine arazi ekliyor. Bir kenarda dursun, ‘rantını yeriz’ diye beklemiyor. Çünkü kalpten, gönülden çiftçi olduğunu gizlemiyor. O topraklar ayçiçeği, tütün, pamuk, patates ekiliyor, buğday biçiliyor; o yeşilliklerde sığır, koyun, keçi yetiştiriliyor. Haas, her saat, her gün, her ay, bu servetin etinden, sütünden, derisinden faydalanıyor, kazanıyor.

Deva Holding’in merkezi İstanbul’da ama o şirketi yazın Datça’dan yönetiyor. 150 dönüm Datça’da zeytin, şaraplık üzüm ve badem üretiyor.

Ne çiftçi, ne sağlıkçı… Bankacı

Evet, Philipp Haas toprağa böylesine bağlı ama tabi ki DEVA’nın yüreğindeki yeri bambaşka. Bu arada size önemli bir sır:

Philipp Haas aslında ne çiftçi kökenli, ne de sağlıkçı. Eğitimini ekonomi, hukuk, iş idaresi ve bankacılık üzerine yapmış, İşletme Yüksek Lisans sahibi bir işadamı. Almanca, İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Türkçe ana dilleri! İşindeki geniş tecrübesinin temeli ise gelişmekte olan piyasalardaki fonlara ilaç sektöründe verdiği danışmanlık hizmeti.

Kendi adına bir ‘organik tarım savaşçısı’ olsa da şirketi adına da ciddi hedefleri gündeme almaya, işleme koymaya çekinmiyor. Çünkü bu sektöre, bu ülkeye, Türk insanına, insanlara borcu olduğuna inanıyor. Borçtan öte işini, insanları, hayatı seviyor…

20 milyonluk yatırım, 100 yeni istihdam

İşte bu patronla,  2013’ü 15 milyar TL satışla kapatan Türk ilaç sektörünün borsada işlem gören 4 şirketinden biri olan DEVA Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Philipp Hass’la buluşuyoruz. Grand Hyatt’ın yüksek tavanlı salonu, her zamanki konforuyla ağırlıyor bizi. Ortam şık, ünlü CEO da keyifli olunca sohbet de haliyle bomba gibi geçiyor. 14 Haziran’da açılacak olan Çerkezköy’deki iki yeni tesisi anlatırken gözlerinin içi gülüyor. 20 milyonluk yatırımı, 100 yeni istihdam sağlayacak kurdelayı kesmek için gün sayıyor. İhracat için Avrupa’yla, Körfez bölgesiyle yürütülen sıkı teması dile getirirken, yakında geçirecekleri denetimi’ ‘sınav’ havasıyla ifade ediyor. Telaş yok ancak heyecan büyük…

Düşüncesi bile enerji yükleyen yeni projelerini arka arkayı sıralıyor; bioteknoloji, aşı,  hastane ürünleri… Milyon dolarlar bekleyen hamlelerin sıraya girdiğini belirtirken inançla “Yatırımlar durmayacak” diye konuşuyor.  Son vuruşu yapıyor: DEVA ile ilgili dikey büyümek istiyoruz.

14 milyon TL’nin kaderi ne oldu?

Her sorunun ardından gözlerim Haas’ı yeniden tarıyor. Bakıyorum, rahat ve huzurlu, fincanı tutuşundan, kahveyi yudumlayışından belli, yüzü her zamanki gibi neşeli. Yatırımcılar, DEVA Holding CEO’sunu, şirketin Topkapı’daki gayrimenkulünü sattıktan sonra Borsagundem.com’un yönelttiği, “O paraları ne yaptınız?” sorusuna verdiği yanıtlarla iyi tanıyor. İki toplantıda da gündeme getirdiğimiz konuya, ilkinde “Dolara yatırdık”, ikincisinde “Eoru’da” yanıtını verirken yüzünde beliren tebessümünü hiç unutmuyor. Biz de unutmuyoruz, 14 milyonun kaderini merak ediyoruz, tekrar masaya getiriyoruz: “Paralar şimdi nerede duruyor?” Ve cevaplarken, o tebessüm yine karşımıza geliyor: “Evet, önce dolar sonrasında euroya yatırmıştık. Şu anda da bir kısmını Türk lirasına çevirdik. Çok agresif olarak değil ama bunu yönetiyoruz. Duruma göre dolar, euro, TL’de pozisyon alarak değerlendiriyoruz.”

DEVA yatırımcısı nasıl pozisyon almalı?

Konu Türkiye’nin cari çağına gelince buradaki pozisyonda da ustalığını gösteriyor: “Türkiye’nin cari açık sorununa, gelecekte çok büyük etkimizin olacağına inanıyorum. 1-2 milyar dolar gibi bir rakam olabilir.”

DEVA Holding CEO’su Philipp Haas’ın pozisyonları ortada, peki, yatırımcıların DEVA’daki pozisyonu ne olmalı? “Hissedarlarınıza ne önerirsiniz?” diyorum. Tane tane anlatıyor, ne kısa ne uzun, tadında bırakıyor…

Nelere yatırım yaptığını saklamayan ünlü CEO’nun yatırımcılara tavsiyesini buraya yazmıyorum, röportajın içine saklıyorum…