Veri merkezlerinin en önemli maliyetlerinin başında gelen soğutma
enerji giderlerinin azaltılması ve daha çevreci bir yaklaşım
benimsenmesi için tasarruflu altyapı sistemleri tüm veri merkezlerinde
yaygınlaşmaya başlıyor. Microsoft, denizin altındaki bulut projesi
olan Project Natick?i hayata geçirdi. Alarko Carrier BYS Şefi Mesut
Karadağ, Endüstri 5.0?ın gündeme alındığı bu dönemde, veri
merkezlerinin geleceğine ayna tutuyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu?nun 2018 yılı Ocak ayı verilerine
göre dünya nüfusu 7 milyar 593 milyona yükseldi. Gelişen teknoloji ve
internet erişiminin kolaylaşmasıyla birlikte dünyada internet ve
sosyal medya kullanımı giderek artıyor. 2017 yılı sosyal medya
istatistiklerinde 3 milyar 20 milyon olan sosyal medya kullanıcı
sayısı 2018?de 3 milyar 200 milyona yükselmiş durumda. Güncel Cisco
Görsel Ağ Endeksi?ne göre 2018 yılından sonra mobil veri trafiğinin
yüzde 69?u video olacak. Mobil kullanıcı sayısı 5 milyara, mobil cihaz
sayısı ise 10 milyara ulaşacak.
Cisco tarafından yayımlanan Cisco Görsel Ağ Endeksi (Visual
Networking Index ? VNI) 2013 ? 2018 Küresel Mobil Veri Trafiği
Tahminleri raporuna göre, dünya çapındaki mobil ağ trafiği önümüzdeki
dört yılda yaklaşık 11 kat artarak 2018 itibariyle yıllık 190 eksabayt
(milyar gigabayt) seviyesine ulaşacak. Mobil trafikte beklenen artış,
2018 yılında 10 milyara, yani Birleşmiş Milletler tarafından 2018 için
öngörülen 7,6 milyarlık dünya nüfusunun 1,4 katına ulaşacak. Bu artış,
kişisel cihazlar ile makineden makineye (M2M) bağlantılar gibi mobil
internet bağlantılarındaki yoğunluktan kaynaklanacak.
Her şeyin interneti: IoE
Endüstri 4.0?ı daha yeni yeni konuşurken, Endüstri 5.0 gündeme
geldi. Endüstri 5.0, tekrarlayan ve tekdüze işlere robotu, yaratıcı
işlerin odağına ise insanı yerleştiriyor. Endüstri 4.0 konsepti içinde
yer alan IoT (Internet of Things) konseptinin yerine IoE (Internet of
Everything) kavramı ortaya çıktı. Daha geniş kapsamlı IoE konsepti,
makineden makineye (M2M) iletişimlerinin yanı sıra, makinelerden
insana (M2P) ve teknoloji destekli insandan insana (P2P) etkileşimleri
içeriyor. Sonuç olarak sürekli artan verileri sağlıklı depolamak,
yedeklemek, güvenliğini ve erişilebilirliğini sağlamak kritik hale
gelince veri merkezleri de hayati önem kazandı.
Yüksek nem sunucuları tehdit ediyor
Veri merkezi tasarlamanın ve işletmenin yüksek maliyetleri söz
konusu. Veri merkezlerindeki temel sorunların birisi istenilen
sıcaklık ve nem değerlerini tutturmak. Bir veri merkezinde bağıl nem
ile ilgili olarak iki olası tehlike bulunuyor. Elektrostatik deşarj
olasılığı, nem çok düşük olduğunda gerçekleşir. Ayrıca, bu olasılık
sıcaklık düşük olduğunda da artar. Elektrostatik deşarj insanlar
tarafından oldukça zor fark edilebilir ve genelde yaralanmalara yol
açmaz. Ancak, 10 Volt değerindeki bir deşarj donanıma hasar verebilir.
Bir diğer risk de korozyon. Metalik bir donanım ıslandığında havadaki
su yoğuşmasının sonucu olarak küçük damlalar oluştuğunda veya suya
maruz kaldığında korozyon meydana gelir. Yüksek nem bulunan bir
ortamda, sunucuların içerisindeki elemanlar hasar görebilir ve veri
kaybı yaşanabilir. Buradaki ana nokta, yoğuşma ve elektrostatik
deşarjın engellendiği bir ortamda, nemin optimum bir aralıkta
dengelenmesidir. Soğutma kapsamında, veri merkezleri için en önemli
konulardan birisi de, IT donanımına giren havanın sıcaklığıdır.
Sürekli çalıştıklarından fırın gibi ısınan sunucuların yanmalarını
önlemek için pahalı soğutma sistemleriyle ısılarının düşürülmesi
gerekiyor. Yukarda bahsedilen şartların sağlanması için CRAC yada
havadan havaya indirect adyabatik ısı geri kazanımlı sistemler tercih
edilebiliyor. Chiller devresinde soğuk suyu 24 saat kesintisiz üretmek
oldukça maliyetli bir yöntem. Veri merkezi kurulan yerin iklim
şartlarına bağlı olarak uygun iklim şartlarında serbest soğutma
yapılsa da küresel ısınma sonucu serbest soğutma günlerinin sayısı da
gittikçe azalacak gibi duruyor. Dünya genelinde küresel veri
merkezlerinin çalışma ve soğutulması için harcanan elektriğin
faturasının 18 milyar doları geçtiği tahmin ediliyor. Yapılan
araştırmalar veri merkezlerinin elektrik giderlerinin en az yüzde
40?ının soğutma sistemlerinden kaynaklandığını gösteriyor. Fırın gibi
ısınan sunucuların yanmalarını önlemek için nasıl daha ucuza
soğutacağı konusunda farklı alternatifleri bir araya getirdik.
Deniz suyu tasarruf sağlayabilir mi?
Akdeniz örneğinden ilerleyecek olursak, Akdeniz?de yaz aylarında
deniz suyu sıcaklıkları 23 ile 26 derece arasında değişiyor. Bu
ölçümler deniz suyu yüzeyinden yapılan ölçümlerdir. Derinlik arttıkça
bu değerler daha da düşüyor. Deniz suyu sıcaklıkları kışın daha da
düşük olacak. Veri merkezini deniz kıyısında hayata geçirmek bir
seçenek haline geliyor.
Veri merkezindeki su soğutmalı soğutma grubunun kondenser
devresini soğutma kulesi ile soğutmak yerine deniz suyu ile soğutmak
seçeneklerden biri. Deniz suyunu direkt sisteme veremeyeceğimize göre
sadece ekstra bir titanyum eşanjör devresini eklemek yeterli olacak.
Bu devre aynı zamanda serbest soğutma eşanjörü görevini de üstlenecek.
Veri merkezi için 15 derecelik soğutma suyunun yeterli olduğunu
düşünürsek 5 aylık bir periyodda soğutma grupları çalıştırılacak.
Kalan 7 ay deniz suyu veri merkezini bedavaya soğutacak.
Derinlik arttıkça deniz suyu sıcaklığı düşüyor. Soğutma suyunu
denizin yüzeyinden almak yerine birkaç yüz metre derinlikten almak da
bir seçenek olabilir.
Bir diğer seçenek de veri merkezini denizin altına götürmek.
Microsoft. yenizin altındaki bulut projesini hayata geçirdi: Project
Natick. 40 metre uzunluğundaki Project Natick, toplam 864 sunucu ve
ilgili soğutma sistemi altyapısını içeren 12 rafa sahip. Görüntülerden
deniz suyunu doğrudan 12 sunucu rafının her birinin arkasındaki
radyatörlerden geçtiğini ve okyanusa geri döndüğünü anlıyoruz.
Üstelik, bu sistemin 5 yıl hiç bakım maliyeti olmadığı iddia ediliyor.
Yüzen veri teknoloji şirketlerine avantaj sağlayacak
Önümüzdeki yıllarda açık denizler ve okyanuslara yeni veri
merkezlerinin kurulacağı tahmin ediliyor. Gemilere yüklenecek yeni
veri merkezleri okyanusun soğuk hava ve suyunu kullanıp enerji
faturasını düşürmek de olasılıklardan biri. Böylelikle veri merkezleri
uluslararası sularda oldukları için, kullanıcı bilgileri gibi
taşıdıkları büyük veri konusunda kimseye hesap vermek zorunda
kalmayacak. Başta Avrupa Birliği olmak üzere bir dizi ülke, teknoloji
şirketlerine ait ancak kendi ülke toprağında bulunan sunucularda
depolanan veriler üzerinde hak iddia etmek istiyor. Yüzen veri sadece
kıyılardan uzakta olmayacak aynı zamanda ulusal yasaların da kapsama
alanının dışında kalarak teknoloji şirketlerine büyük avantaj
sağlayacak. Sanal dünyanın hâkimiyetine yönelik savaş artık
okyanuslarda da devam edecek gibi duruyor.
Foreks Haber Merkezi (
[email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey